Yaradılış, bir damla suyla başladı. Bütün ilimler o damla suda birleşti. Mavi gezegenin üstü iki hidrojen bir oksijen desenli o eşsiz kaftanla bezendi. Önce her tattan ve her renkten meyveler ekildi. Bütün yeryüzü çeşit çeşit yapraklı rengârenk çiçeklerle döşendi. İrili ufaklı binbir cinsten ağaçla toprağa destek verildi. Nebatatın tamamı canlı cansız bil cümle varlığa hediye edildi. Kuşu, böceği, kelebeğinden devasa cüsseli dinozorlar bile ilkin tabiatın eşsiz sofrasındaki bu yeşil tabaktan beslendi. Sonra insan geldi. İlk insandan buyana katrilyon damlalar katrilyonları var etti. Ota, kuşa, böceğe ve hatta insana bile hayatı su getirdi.
Ölümü de, yaşamı da bir damla suda bulduk. Doğarken de, ölürken de suyla yıkanıp maddi ve manevi kırlerimizden arındık. Allah, Tufanda Nuh’a ödül, kavmine ise gazabı sayısız damlacıkla verdi. Zift kaplı sepetle Musa’yı Nil’in bulanık dalgalarıyla hükümdar bir peygamberliğe eriştirdi. Suya duyulan istekle Yusuf’u kör bir kuyuya indirdi. Susuz kuyu ona yolculuğunda büyük bir hizmet etti.
Yeryüzü şekillendi, her gün her saniye yeniden desenlendi. Su aktıkça dağlar, ovalar, uçurumlar, yollar ve hatta kıtalar resimlendi. Su aktıkça, peşinden hayatı da sürükledi. Mikrop ve hastalığı yaşamımızdan söküp aldı. Aklık ve temizliğin ilk ismi oldu. Hatta dünyamızı tanımamıza Kristof Kolomb gibi maceracı ruhlu azimkâr insanlar vasıtasıyla yardım etti. İlk buğdayı öğütürken insan, bir ırmağın debisinden istifade etti. Kıtalar arası seyahatlere, milyon ton ağırlığındaki gemilerin göğsünü yırta yırta gitmelerine bile aldırmadan müsaade etti. Sayısız umut dolu yürekleri, umudun sınırsız topraklarına bir pervane yardımıyla taşıdı. Una katıldı ekmek, formülasyonla nice çaresize tüpte merhem, şurup ya da rengârenk haplarla şifa oldu.
Motorlara emredince insan, gürültüyle harekete geçti. Buhar olup ardında katar katar vagonları taşıdı. Isınınca da demir kalpli hizmetkârların soğumalarına yardım etti. Tonlarca ağırlıktaki tomrukları vurup sırtına, dere tepe demeden insanlığın hizmeti için taşıyıp medeniyete getirdi. Bir bulutun gözlerine saklanıp çorak topraklara hayatın tomurcuklarını ekti. Deniz olup adını bile bilmediğimiz türlü türlü varlığa hayat verdi. Bilinen yaşam formlarının tamamına dirilik ve zindelik getirdi.
Bütün dinlerin temizlik ve arınma aracı oldu. Ganj’da arınmaya giden yol, Zemzem’le bolluk, bereket ve paylaşımın sembolü oldu. Bazen okundu, üflendi. İstemeye istemeye tılsımlı bir şekle büründü. Büyücüler, falcılar ve hatta meczupların elinde efsunlu oldu. Sadece Hızır’a nasip olup, Ab-ı Hayat oldu. Bazen Bengisu, bazen Ab-ı Kevser oldu. Ali Suyu ya da Aslanlı Çeşme olup nicemize şifa oldu. Papazın kâsesinde kutsanıp vaftiz için damla damla arınma olup, ibadetlerin içinde gerekli yerini aldı. İslamiyet’te temizlik ve arınmanın en önemli şartı oldu. En büyük günahlardan dönerken bile insan, gusülle arıtıcı ve temizleyici vazifesini üstlendi. Akarsu daima temiz, helal ve kullanılır olarak kabul edildi. O akmaya ve çağlamaya devam ettikçe hayatın temeli olmayı bildi.
Kavimler evlerini ırmakların mavi saçlarına inşa ettiler. Çevresindeki çokça nimetten faydalanmak için suyolları, su bentleri, su kemerleri inşa ettiler. Nihayetinde akarsuyu ışığa çevirmek için onu devasa barajlara haps etmeyi düşündük. O, kocaman beton yığınlarından köpüre köpüre akarken lambamızda ışık, ev ve işyerlerimizde kullandığımız cihazların ruhu oldu. Bazen yıkıp bentlerini o bizi esir aldı, bazen de biz saldık onu, bir silah gibi düşmanımıza karşı kullandık.
Irmak, nehir, çay gibi akarsular ya da göl, deniz gibi su yatakları dünyanın dönüşünden, o dönüşün mükemmelliğinden, bilindik, bilinmedik her türlü yaşamsal formun oluşumunda ve o yaşamın idame edilmesinde kaçınılmaz bir role sahiptir.
Akan her damla, yaşam dengesi içerisindeki katı, sıvı ve gaz halleriyle o döngüdeki serüvenini tamamlarken her nesne ya da canlı cansız varlığın bedeninden geçerek o bedende kendinden bazı emareler bırakıp ya da o varlığın ruhundan birkaç güzelliği alarak yaşamın özünü zincirleme bir reaksiyonla bütün yaratılmışlara taşımayı sürdürdü. Hayatın üçte ikisi su, suyun tamamı hayattır. Suyu da o güzelim elleriyle bize getiren suyun kaynağı AKARSU’lardır. Su hayatsa AKARSU’lar da hayatın özüdür.
17 Şubat 2008 – İZMİR
Alim EkenKayıt Tarihi : 17.2.2008 19:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
_________ SEN DAİMA HAYAT VEREN BİR AKARSU OLARAK KALACAKSIN.
akışı daim olsun....
güzelliklere ve bereketlere....
saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (1)