Okyanuslarda balık, çölde bir Arslan,
Yer altında saraylarında nasılsa yılanlar,
Karanlık nehirlerinde güngörmez ırmaklar,
İnsanız işte dünyamız şu kadar.
Balinanın trafik işaretlerine çarptığı son kuyruk,
Bulandırdı deryayı,
Nagazaki’deki ışık, Afrika’da bir kibrit alevi,
Sınırları ihlal eden füzelerin peşinden,
Kara vicdanlı, kara suratlı korkakların bindiği,
Tanklar hiç anlamazlar ezdiği çiçekleri.
En çılgını, çöldeki kum tanelerinin önderi,
Kaldırıp başparmakla tehdit ederse güneşi,
Başlayan savaşın ölenlerine bir sıfat, bir tabut,
Ulusal küresel ilkesel marşlar bestelemeli.
Yumakları hırpalamaktır kedilerin zaferi,
Yediği sıçanların kemiklerinde kudreti,
İri bir farenin böğürtüsü midesinde,
O günü de kedi öyle bir ihya etti.
Akbabalar yesin dursun kokuşmuş leşleri,
Boynunda general sırmalarıyla,
Astragan kraliçe libasları vehmeder,
Beklemektedir, namına kara delikleri.
Ve bir insan öyle mağrur, öyle mesrur,
Amiral gemisinin elinde dümeni,
Ayıldığında hayal eder yarınki zaferleri.
Uçsuz bucaksız çöllerin ortasında,
Hayat o kadar sonsuz,
Dolu bir matara,
Balık konserve, peksimet, elinde pala,
İstikametler çizmekte mikro açılarında,
Mümkün olan her yöne on binlerce metre,
Gözüne dürbünlerin soktuğu emeller,
Organizma, mekanizma, ekonomi, strateji.
Kayıt Tarihi : 20.7.2015 20:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!