Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Kafalar iyice dumanlanmıştı.Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına girmiş adamlarına çevirerek sordu:
Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalıdır?
Her dumanlı kafadan bir ses çıktı..Kimisi adaletten, haktan söz etti. Kimisi demokrasiden....Kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten...Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Stalin, beğenmedi adamlarının izahatlarını...Bir kadeh daha votka çekerek şöyle dedi:
Yönetimi eline geçiren hükümdarın Tanrıdan pek farkı yoktur! Halkınkarşınızda baş eğip durması için ne yapmanız gerektiğini durun da şu beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım...
Hemen hizmetçileri çağırıp emretti.
- Çabuk bana bir tavuk getirin...
Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları... Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının gözleri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun,...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Vatansever yüreğinizi ve usta kaleminizi kutlarım. Anlamlı bir paylaşım olmuş tebrikler.
Duyarlı yüreğinize selam olsun...Anlam ve anlatımı güzel bir paylaşımdı,içtenliğimle kutluyorum,saygıyla...
'....Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir.Tüylerini yolup al ve serbest bırak... O zaman yönetmek kolay olur...'
Topluluk olarak değilde, bireysel olarak düşünsekte! ne de olsa insanız.... eğri oturup doğru konuşma gerekirse tespit doğrudur.....Paylaşımınıza teşekkürler, saygılarımla....
evet bu ülke stalinin tavuk çiftliği bence...tavuk zararsız olmakla birlikte hep başkaları için yumurtlar ..kendisine yarraı yoktuur...bir avuç yem vermesenizde, eşeler bulur yine de şikayet etmez ...şahinde olsa tavukmuş gibi yaşamak zorunda...kanatlarını kırarlar sonra :((
--
kutluyorum yurttaş bilinci ve sorumluluğu taşıyan kalemi.saygılar ..
baştan sona harika bir analiz yüreğine sağlık kelamın daim yazsın ki kör gözüme gözüme diyen bu millet özelliğini yitiren halkımız uyansın artık yeter desin saygılarımla
Ahmet bey, dediklerinizi tamamen redetmiyorum, eskinin alışkanlığı azda olsa devam ediyor, yurtdışında olmam ülkem hakkında malümat sahibi değilim demek değildir, emekliyim son yıllarımın yarısı güzel vatanımızda geçiyor. Herşeyin farkındayız, çarkın nasıl döndüğünü ve o dişler arasında azda olsa bazılarının ezildiğini inkar edemem. Ancak bunuda çok iyi biliyorumki çöplükten ekmek artığıyla karınlarını doyuranların tarihe karıştığınıda çok iyi biliyoruz. Adam enkazı devr aldı, ilk dört yılşı sadece ve sadece kendisini rejime kabul ettirmekle geçti, hatta bu yüzden yahudinin zillet madalyasına sebep olanda statükoydu. Son dört yılda devletin malum kurumları tarafından iş göremez hale getirildi o yıllarda öylece heba oldu, ilk kez hükümet olduğunu gördük bekleyip görelim artılarını ve eksilerini birlikte dile getirelim. Biz şahıslara karşı peşin fikirli olmayalım, versa hatalarını yapıcı bir üslupla dile getirelimki maruzaatımız kale alınsın, aksi halde horoz dövüşüğle ülkemiz çok büyük fırsatlar kaçırmıştır, analar ağlamıştır. Bunlara yeniden alet olup kamplaşmayalım, bu ülke heppimizin insanca bir yaşamda heppimize yeter. Fethullah Gülen hoca efendiye sıra gelince o bir cemaat lideridir, kabul edelim veya etmeyelim bugün milyonların peşinde gittiği bir şahsiyettir, severiz veya sevmeyiz o ayrı mesele ama gerçekler ortada. Kendisi bu ülkenin vatandaşıdır, fikrini yayma hürriyeti vardır, bizim kullandığımız haklardan başkasını mahrum etmeğe hakkımız yoktur, demekki adam bizim bildiğimiz gibi ülke için felaket değilde nimetmiş. Milletin temayülü benim için çok önemlidir. Millet asla yanlış yapmaz. Sabırlı olalım, soğuk savaş döneminden kalan aşırılığı terkettiğimiz zaman göreceğizki olaylar hiçte bizim bildiğimiz gibi olmadığını göreceğiz. Selamlarımla.
Sayın Abdurrahman Yıldız, siz Norveçte' siniz. Burada olsanız siz de aynı mı olurdunuz bilemem! Uzaktan davulun sesi hoş gelir. Dışarısı bizim kirli çamaşırlarımızı görmediği için bizi çok farklı görmekte. Anlayacağın dışı sizi içi bizi yakıyor! Orada bir paket makarnaya kendisini satan var mı? Burada var. Orada yayınlanmamış kitabın yazarı sorgusuz içeri tıkılıyor mu? Burada 'suçum nedir' diye bilemeyip 3 yıllardır yatan ve suçu söylenemeyenler var! Delil var mı diyene, ' hele sen içeride yatadur, delil ayarlarız/uydururuz deniyor mu orada? Burada çok var! Krala çıplak dediği için içeri tıkılanlar çok ülkemizde Beyefendi! Hem de bunlar 'ileri demokrasi' safsata masalı ile yapılıyor. Bu oy verenlerin % 50' si hem, halkın tamamının değil. Kaldı ki bu oranın içinde yattığı yerden, daha doğmadan köşe dönenler var, çanak yalayanlar var, kemik sıyıranlar var! Yeter ki AKP' li/hükümet üyeleri/ adamı/yakını/Fetocu/tarikatçı... olsunlar yeter. Gerisinin canı cehenneme! Fazla alınmayın, kimseye hakaret etmek, aşağılamak, hor görmek gibi art niyetim olamaz, yakışmaz da bana! Bu bir durum saptamasıdır. Yurdumuz çok güzel yine de. Anayurt' tan selamlar. Satılıp peşkeş çekilerek bitirilmez de kalırsa gezip görmeye beklerim!..
Yalnız, Ahmet Yıldız arkadaş, bu yazıdan neden bu kadar alınmış anlamadım.
O kadar uzağa gitmeye gerek yok. Ne demiş Hoca Nasrettin:' Ağada bu para, sende bu ense, bende de bu.... oldukça...
Bir de ileri demokrasinin ilan edildiği ülkemde, yazdığı yazıdan dolayı birilerinden zılgıt yeriz diye gazeteden atılan Mine Kırıkkanat'ın şu 'DUR BAKALIM' yazısını okursanız öğretmenim..
Duyarlı yüreğinizi kutlarım. Saygılarımla
Kutluyorum anlamlı çalışmanızı...
Yüreğinize kaleminize sağlık.
Saygı ile...
Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta