sTa1 Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

sTa1

Satranç tahtasındaki adam -an
a.

Önündeki satranç tahtasında sağında ve solunda ve tam karşısında dokuz tane kare bulunan bu satranç tahtasında ilerlemeye çalışan adamın ufkunda uzanıyor diğer görünmez pusu hendekleri sırası geldiğinde açılmak için, görünür olmak için.. bu tablanın, ki orada olsaydınız ne yapardınız siz?

Sol tarafında bir ayna var, o büyük aynayı alıp sağ yanına koysa ki ayakları yerden kesilirdi böyle bir uzaklıktan, eğer kavrayabilseydi onu; tüm bu uğursuzluklar bitecek, ama almak için ulaşması lazımdı ilk önce. Bir başka çıkar yol, onun içinden geçip başka bir yurda ulaşmak içinden atlamaya fakat hakkı yok, karelere basarak oraya –gideceği mevkiye- ulaşmaya hakkı var. En kolayı yine de, karşıya doğru yürüyüp tüm kareleri aşarak ufukta ebedi bir yer edinmek olacak!
Kolay mı ki yine de? Kazanabilir herkes ama herkes suçlu olmadı…

Karar verdi ve soldaki kareye adımını bastı. Aynaya giden kareye basmadığı için şanslıydı. Çünkü sol tarafı’nın, o aynasıydı: Burada kanunlar dürüst, yargılar insafsızdı. Sola gittin mi ölüm, ileri gittin mi yaşam… Bu yüzden ileriyi seçti. Bir kareyi bertaraf etti. Ve ümit artık önünde.

-

Zaman geçtikçe, oyunun ana karakteristiği olan kaptı zeka işlevini. Son sürat sıçrayarak ilerleyip geleceğe intikal edecekti. Rastlantısal durumlar görünmez bir sisin öbeğinde habis kaldı. Ve bu hapsolan, ileriye attığı her adımda adamı serbest bıraktı. Hızlanarak gitti, ve bir yer altı ülkesine ulaştı. Metalik yüzlü tarihin polis eskileri kendi uğraşlarındalar, karınca gibi çalışıyor, emirleri altındaki insan güruıhlarına ürettirdiklerini sanıyorlar: Dışarıdan gelen bu zorbayı algılayamadılar, dönüp bakmadılar. Sonra ana damara giden kablolardan en kılcalı çekildi, ivmelenen bir gölge görünümünde çekildi. ana bilgisayarda bir patlama oldu. tüm bu satranç tahtası yok olmuştu! !

b.

Tahta yok oldu kendisinin bile anlayamadığı şekilde, aynadan tahtaya geri çıktı fakat bu adam… Yere basmadan evvel aynayı çekti kendi ile birlikte. O patlayan gölge, yeraltını uçurmadı havaya, satranç tahtasını havaya uçurdu. Gölge hala yerinde. Yer altı şehri de.
Yer altı şehrine koyduktan sonra aynayı, geri dönüp satranç tahtasında ilerlemeye devam edecekti, ebedi yanılsamalar artık kaybolmuştu.
Ancak ayna olmadan oraya nasıl çıkacak? Çıkarsa, ne var ki, bundan böyle yoluna aydınlıkta devam edecek….

Yer altı kesimindeki bir kafeteryadan bir şeyler atıştırdı bir derin dondurucudan. Gölge patlamasında, tarihin tozlu sayfalarına henüz karışmıştı diğer karıncalar. Ve karnı doyunca, geriye kalan yarısını masaya bıraktı, yediği şeyin; buranın şu anki konak delisi, yarınınsa olası bu şehrin yerlisi.

Satranç tahtasındaki adam -gelecek

Yeraltına yeraltından çıkan bir kadın gördü.. Avuç içlerini dayamış ve erişmeye çalışıyor; yeraltının yeraltına –daha alta- ait olan bir tavanın, yeraltının yeryüzü’ne göre, yeraltının yeraltı’nın tavanı’nın, kendisine göre daha üst bir bölgesine….. sıkışmış, çıkmaya çabalıyor! Kararını verdi, geçmişine çıkacak, yer yer, geceleri ve perde tülü üfürten rüzgar! Satranç tahtası nerede kaldı? Belki böylesi daha iyi.
Ufak bir çıkın hazırladı ve taştaki yarıklara sıkışmış kadına el verdi. Kadın hemen sıçrayıp yukarı kata ulaşıverdi, o da karşılık vermişti. Sankiş hiç terlememiş, hep buna hazırdı. Neyse, gittiler uzak eve..

-

Bahsedilen polisler, çok eski thx-1138 b.kurgu filminden ilham

Sta=Satranç tahtasındaki adam

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 5.1.2005 00:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça