Kötülerin bilmediği bir şey var, o da; en son iyilerin kazandığı. Eğer ki kötüler, bu ayrıntının farkında olsaydı; kötü olma mesleğinden vazgeçerlerdi.. Bazense farkında olurlar fakat, bu farkındalık işe yaramaz: Azgın kızıl denizin ortadan ikiye ayrıldıktan sonra, firavunun üzerine doğru gelmesiyle, sekerât ânında îman etmek istemesi gibi.. Ama bu, onun için çok geç olmuştu. Çünkü; hayatını kibirle yoğurmuş ve bu kibirler, onun sonunu doğurmuştu.. Çünkü; herkes gibi topraktandı, âcizdi. Fakat, onu diğer âcizlerden ayıran fark; öleceğini bilmesine rağmen, kendini tanrı îlan eden koca bir aptal olmasıydı.Tarih kitapları, yüzlerce firavunu sayfalarına ekledi ve ne yazık ki; daha nice nice firavunlar, tarih kitaplarında kendilerine yer beğenmekteler.. Kötülerin hepsi aptaldır. Eğer akıllı olsalardı, iyi olmayı tercih ederlerdi. Onlarsa aptal olmayı tercih etmişlerdir. Buysa onlara iki cihânda da, kötü son anlamına geliyordu.. En son kazanan iyilerdir. İşte bu yüzden, en akıllı kimseler; iyilik yapanlardır. Çünkü, kâinatta ezelden beri, değişmeyen bir kural vardır: Ne verirsen amelinle; o gelecek seninle... Evet, son gülen iyi güler. Çünkü; en son iyiler güler...
Çünkü onun gözleri de en az seninki kadar yeşil.
Hala, gülümseyen bir lale gibi
bana sürgününü gönderiyorsun
dört yanı çevrili bir kale gibi
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta