Eridim sorgu köprüsünde. Suyum karıştı suyuna,
teknesi hazır, dümeni nazar. Bekçisi görünmedi
gözüme, alındım sözlü köşküne, birçok levha
dikilmişti karşıma.
I
Dolaştım çiçek ile, çoğaldım çocuk ile, bağlaştım
kadın ile; yüzüm yüzünleydi, bakabildin mi bizce
dönen evrene çok göz ile?
II
Yürek çürüklüğü bağrımızda barınmaz, zamanla
görülürse eğer; uyar, eleştir, merhemi sensin,
iyileştir.
III
İnanç mı; ne olursan ol, kim olursan ol, inancından
âşık olana özlü davran; o sendeki yüceliktir.
IV
İnsandaki insanın ışıldadığı, derisinin küçüldüğü
bir yere mi kondu cismim, deme; cismin nefesi
pahalı servettir.
V
Sözü ile özü bir olmayanı ne mi yapacaksın, dinlersen,
yoluna devam edersin.
VI
Kıyıcıdan, haksızdan, yalancıdan, ikiyüzlüden, kara
çalıcıdan korkma; al tedbirini, uzak dur.
VII
Bazı şeyler vardır ki kurulu okulları yoktur, hayat
öğretir onları; testisini doldurabilene aşk olsun!
VIII
Aslına hor bakan, üstüne de hordur, farkı; duruşun
içindeki farkındadır.
IX
Her ağaç, köküyle ormanda bulunur. Kökü üzerinde
yetişip kardeşleşemeyen kırılmaktan, güdülmekten
kurtulamaz.
X
İş mi, işve mi; çalışmayan sevilmez, kazanmayan
sayılmaz.
XI
Yokluk, yoksunluk, yoksulluk; bir afettense çekilir,
başka türlüsü: bilinir/bilinmez çiledir, katlanır.
XII
Levhaların sonuncusu muydu karanlıktan aydınlığa
gülen: Gecem sorar, gündüzüm sorar, mezar taşında
neyi okuyacağız? Doldum…duruldum…ayaklandım
ve dedim ki: Hak, öyle ağır bir yüktür ki altında
ezilmediğim için burada değilim.
Güldestan Gibi, toplu şiirler, 2.baskı
Abdullah KarabağKayıt Tarihi : 3.3.2005 14:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!