Söz vardır, söylenmeyen, söylenemeyen… Söylenince anlaşılamayan… Hani, “söylersem ne der? ” diye başlayan paranoyak kuşkuların içimizi kemirdiği sözler… Mektuplar, bu yüzden anlamlıdır, söylemek istediğimiz her şeyi söyleriz rahatlıkla, sonra sözümüzü beğenmeyip, yırtarız, oturup tekrar söyleriz. İçimizdeki bizin bize söylediği her şeyi, mektuplarla biz de başkasına anlatabiliriz. Oysa birine istediğimiz bir şey söylemek zordur, sözümüzü yırtıp yenisini söylemek de zaten imkansızdır. Bu yüzden olsa gerek, kendi içimizde yarattığımız birine, bir şeyler söylemek, sadece mektuplara has bir özelliktir. Kendi içimizde yarattığımız biri ne demek? Hakikaten ne demek?
Ah, Günebakan! zamandan bezmiş,
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,
Devamını Oku
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta