“şairiz
sözcüklerin kamçılı efendisiyiz
aşkın prangalı aciz kölesi
sesimiz çığlıktır
vakti seherde yeri göğü inletiriz
susmayı gizli sözcüklere dökeriz
şiirlerimiz
marşa dönüşür her devrimde
ölümlerde ağır birer ağıttır
bizimdir
türküler sazla söylenir en güzel
şarkıların en iyisi ıslıkla
en ustamız
ağız dolusu sövmesini bilendir
bir de memleketim diye hasretle ölendir
yansıtırız
esin hanımın fısıldadıklarını
ilham beyin söylediklerini ak kağıda
yazarız
eşeğin zurnasını da
hamamın kurnasını da
ağzımız bozuktur
kirli sözcükleri de biliriz
sevdayı nakışlamasını da
bizdendir
hasretle prangalar eskiten
güzel havalarda mahvolan garip
yoktur
hasretlerden mahpuslardan geçmeyen
aşkın şerbetini kana kana içmeyen
sığdırırız
koca dünyayı iki satıra
içimiz içimize sığmazken baharda hazanda
bizden değildir
padişahın peşkircisi ibrikçibaşısı
bir de mabad yalama ustaları
biz olmadan
yaşanmaz aşkın acısı tatlısı
buse kondurulmaz yârin yanağına
okursunuz
yazdıklarımızı bir mezar taşında
bir kamyon arkasında belki
uçururuz
kanatsız aşığı sevgilisine
dilsizler bülbül olur şakır şiirlerimizle
baki kalır
hoş sadamız şu gök kubbede
bir de altı çizilmiş beyitlerimiz
biliriz
sözcüklerin gizli anlamlarını
sessiz harflere arya söyletmesini
herkes
aşk şiirleri yazmıştır gençken
şarkılar türküler mırıldanır her dem
gidenlerimiz
gelenlere yol açanlarımızdır
biz de yol açarız geleceklere
son sözü
her zaman hayatın özeti şiirler söyler
ve şairin gördüğü gibidir bu kavanoz dipli dünya..." 21.08.2016
Kayıt Tarihi : 21.8.2016 20:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!