Ali Akça - Sözcük Prensleri ve Şiir Şiir ...

Ali Akça
78

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Şiir okuma isteği, zamanla şiir yazma yeteneği ile birleşip bir volkan gibi taşmaya başlayınca şiirler kağıtların üzerine bir lav gibi akıverir. Şairler, alın terleri ile bilinç laboratuvarlarında damıttıkları dizelerle, şaşırtan semboller oluştururlar. Özgün, dillerden düşmeyen, kalıcı şiirler yazmak için ne zaman ilham perisi gelir, uykularından çekip alıverir onları bilinmez. Ancak şiir yazdıkça bir gün, olgun meyvenin dalından düşercesine çoşkuların tek tek kalemlerinden dökülmeleri gerçekleşir. İşte şairler öyle sözcük prensleri olurlar.

“Şiir nedir? ” sorusu çok zor bir sorudur. Şiirin sözcük anlamı “zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebi anlatım biçimi” olarak açıklanır. Yani şiir, düş gücüne, hayale, imgeye, gönüle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyeci bir şeydir. Duyguların altıncı his gibi güçlü biçimde dile getirilmesi sonucunda ortaya konan estetik, biçim, ses güzelliği olan bir eserdir. Şiir varlığın gizemlerini kurcalayarak, kesin gerçeği, ulaşılmazı sonsuzca arama işidir. Şiir bulduğu bu gerçekle, insanın aklını çelen, yüreğine inerek işleyen, kendine özgü niteliklerle okuyucuya güvenli duygusal bir liman sunan sanattır. Şiirde ahenk de çok önemlidir.

Paul Verlaine, “Musiki; herşeyden önce musiki...” diyerek şiirin ses yönünü vurgular. Paul Valery, “şiir, sesle anlamın birleşmesidir.” der. Mallarmé yazımdan söz ederken “Şiir fikirlerle değil, kelimelerle yazılır.” demiştir. Şair gerçek arayışında yeteneği ile akla ulaşırken, kimi zaman imgelerinde boğulup sarhoşluk içinde buluverir kendini. Zayıf temeller ve kırılgan semboller nedeniyle fazla okunmayanları bir yana koyarsak; bir çırpıda beyine yerleşen nice şiirler vardır. Şiir sözcüklerin kendi içinde olgunlaştırarak sunduğu lezzetli meyvesidir. Bir şiir, şairini yüzyıllarca unutturmaz. Şairlerin sözcük prensliği sonsuza dek sürer gider.

Şair, geniş hayal gücüyle, her an duyarlı, duygulu ruh hali içerisinde şiir üretendir. Kutsal kitaplar şairi, yapmadıkları şeyleri söyleyen yalancı olarak nitelemişler, bunlara inananları sapıklar olarak belirtmiştir. Bu çerçevede şair insanoğlunun en alt düzeyindedir. Ancak inanan, yararlı iş yapan şairlerin yeri yüceler yücesindedir. Samimi olan, candan, içten, duygulu iş görenler; okuyucusunu duyan, işiten; onun kalbini titreten, okuyucusunu uyarıp gönlünde mısraları ile duygu meyvelerini olgunlaştıranlar; insanoğlunun en üstün derecesinde olan şairlerdir. Şairlerin bu anlamda görevi toplumu eğitmektir.

Tamamını Oku