Sen benim
sessiz şarkılarımı duyabiliyor musun
oysa ki
ne çok keyifliydi mırıldanışlarım
sen benim çalakalem yazdıklarımı okuyabiliyor musun
fazlasıyla
kifayetsizdi söz vuruşlarım
zaman sarısı kağıtların gövdesinde
ucu yanık
günsüz gecesiz, dikensiz mektuplar kanardı
gül benim
herkes güldüğünde ağıt yakabiliyor musun
karanfil kokulu
cenaze törenlerine kederli gidişlerim vardı
arkadaşlıklarım
çıkmaz sokaklarda
bir başına
kalabalıktan boş meydanlarda yoldaşlıklar çıkardı
yol benim
gidip de dönmediğim yolculuklarımı hatırlayabiliyor musun
sen benim
toprağın üzerinde gencecik sevdalıklarım yanardı
kuru otlar sarardı bedenimi
baştan aşağıya
söylediklerimi anlayabiliyor musun
göz bebeklerim feri sönmeyen isyanlar kadardı
onulmaz vakitlerine karşı koyardım tüm zamanların
mekansız, hansız bir avluda susuz kaldım
kor benim
gün oldu kitapsız uyandım, hesapsız da
körkütük
sarhoş sabahları "La Fontaine Masalları" sandım
sen benim mütevazı anlarımı koruyabiliyor musun
bezden rengarenk
basitçe dokuyabiliyor musun hayatı yeniden; iki düz bir ters
öylesine bir günü yaşayıp memleket gibi
sorgusuz sualsiz
karanlığında gecenin uyuyabiliyor musun
can benim
küçük sırlarla kaplı kocaman serzenişlerim vardı
nice sevdalarım, sıcacık dokunuşlarım inceden inceye
gözlerim zifir renginden bir geceye sığardı
karanlıkta ay ışığını görsem uykuyu sorardı kirpiklerim bana
söylesene
şimdi
içimdeki çocuğa sımsıkı sarılabiliyor musun
son benim
bir de söyleyişlerim vardı, deyişlerim, içten içe yolculuklarım
mısralar beni gezgin sanardı
var içinde yok kendine sığınacak yer arardı
hiç benim
ve kurtuluş öyle bir zamandı, sesleniş isyan
uzun yürüyüşlerim vardı
sabahın şafağıdır gecenin umut bağladığı
gün benim
Bülent Öntaş
15.04.2024 - İstanbul
Kayıt Tarihi : 18.4.2024 11:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!