Daha
Dün geldim,
Dünyaya.
Bu gün, yeni gördüm,
Doğan,
İlk güneşi.
Ne çabuk
Öğle, ikindi, akşam oldu.
Battı güneş.
Gökyüzünü
Sardı
Gül endamında
Bulutlar.
Bulutlar arasında
Uçuşur kırlangıçlar.
Meçhule giden ömrün,
Peşinden koşan,
Düş kurusu hayallerim,
Daha gerçekleşmeden,
Beni terk edip
Kırlangıçlar kanadında,
Kaybolup giderler.
Karanlıkta
Sessiz sonsuzluğa...
Daha
Dünya denilen mekânda
Bir gün,
Olsun!
Oturup da yemedim
Karnım doyası.
Bir kaşık yemek
Yanında
İki lokma ekmek,
Vermedim ağzımı
Akıp giden ırmaklara,
İçmek için
Kana, kana su.
Ne bağında
Bağdaş kurup oturdum.
Ne gidilen yolunda
Bir yoldaş buldum.
Ne gece uyuyup
Düş gördüm.
Ne gündüz
Hayal kurdum.
Ne düşünüp
Yaşayıp bir adam oldum.
Daha
Dün geldim köyümden,
Yeni açtım, gözüm.
Medeniyete koşup
Şehrine daha doymadan
Geldi geçti ömrüm.
Doyamadım
Ne anama, ne babama
Görmedim kardeşlerimi,
Daha
Doyasıya…
Uyanamadım,
Nankör dünyanın
Uykusundan.
Düştüm
Alaca karanlıkta,
Dünyanın içine.
Dar kuytularda,
Azrail’in
Peşinde dolaşır
Gider oldum.
Daha
Erken dedim.
Gelmez sandım
Çarşambadan pazarı.
Gün geldi, geçti.
Evlendiremedim,
Ne kızımı,
Ne oğlumu.
Sevemedim doyasıya
Torunlarımı...
Söyleyin zamana
Ya yavaşlasın,
Ya dursun…
Biraz.
Ya da söyleyin
Azrail’e
Gelmesin…
Dursun,
Biraz…
Gelmesin…
Dursun,
Biraz…
19.12.2011
Cahit KARAÇ
Kayıt Tarihi : 19.12.2011 20:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!