Çıkmaz sokaklardaki o kadim kilise,
Bir daha açılmamak üzere kapanmış kapıları ile,
Tarihin derinliklerine gömülmemiş ise,
Nereye gömülmüştür? Söyleyin de bilelim.
Altın umuduyla didik didik oyulmuşlar
O mezar taşları, o oymalı duvarları.
Hangi sarmaşık kulelerine saklamalı onları,
Hangi surlara, hangi burçlara? Söyleyin de bilelim.
Gizli anıtlar olarak uzanan selvilerin rüzgarla titremesini,
Ölmüşlerin gönderdiği mektuplara mı bağlamalı?
Kaç yıl sonra çözebilen kalmayacak o dili? Bilen var mı?
Kaç yıl dayanır o ahşap döşemeler? Söyleyin de bilelim.
Tarih raflarında kaldı çoktan, demirci ve bakırcı, nalçakan ve yardımcısı.
Yeni Çağ’ın çan sesleridir AVM’lerden yükselen o müzik ve arabaların egzoz kavurması.
Yine de, Boğaz’ın dibinde, bekler bizi, beklesin, kadim çağların o kayıp hazinesi.
Peki ama ne kadar bekler, dayanır mı depremlere? Söyleyin de bilelim.
Kartal, 28 Ekim 2012 ve Balıklı Ermeni Mezarlığı, 16 Eylül 2012
Kaynak: Gezgin, U.B. (2017). Öyküleriyle Gittiler Yine: Seçme Şiirler (2012-2017) [They Left with Their Stories Again: Selected Poetry].
Kayıt Tarihi : 9.8.2022 01:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!