Söylenmemesi Gerekenin Şiiri Şiiri - Yor ...

Nurullah Genç
168

ŞİİR


1130

TAKİPÇİ

reddini doldurursa avucuma kan gibi
kırmızı bir çığlıkla yırtılır dudaklarım:
‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
kırılsa da baharı bekleyen pencereler
akrebin gözlerinden geçse de dehlizlerim
eski bir mezarlığa gömülmeden izlerim
‘söylememeliydim biliyorum! ...’

Tamamını Oku
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi 30.05.2015 - 16:52

    hocam çok güzel şiirler, size bu satırları yazdıran neydi?

    Cevap Yaz
  • Mahur Beste
    Mahur Beste 24.11.2010 - 12:42

    tek kelime: muhteşem

    Cevap Yaz
  • Hasrete Sevgi
    Hasrete Sevgi 15.08.2008 - 15:58

    'söylememeliydim biliyorum! ...’
    Çok güzel söylemişsiniz..tamamıyla çok güzel dizeler...okumak...anlatılmazdı....saygılarımla..

    Cevap Yaz
  • Ayşe Hazan Aydın
    Ayşe Hazan Aydın 09.01.2008 - 15:50

    Söylenmemesi Gerekenin Şiiri

    reddini doldurursa avucuma kan gibi
    kırmızı bir çığlıkla yırtılır dudaklarım:
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    kırılsa da baharı bekleyen pencereler
    akrebin gözlerinden geçse de dehlizlerim
    eski bir mezarlığa gömülmeden izlerim
    ‘söylememeliydim biliyorum! ...’
    simsiyah bulutların arasından ansızın
    çatlayan yüreğime koydu susuzluğunu
    ver Allah’ım bana ver O’nun sonsuzluğunu
    hüzünlü bakışları şafağımda tebessüm
    gündüzümde ışığı, gecemde hilali var
    evimin tenhasında büyüyen melali var
    kum fırtınasında mı, selde mi yürüyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    gemilerde aradım yüzünün görkemini
    martılarla yoruldum, tayfalarla vuruldum
    kalbimi morga koydum bir liman köşesindenefesini aradım dalgaların sesinde
    tutundum hayatımın çürüyen yıllarına
    bakıp bakıp ağladım boş kalan yollarına
    beni anlamaz diye kabuslar görüyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    ciğerimde bir köz gibi taşıdım yokluğunu
    ver Allah’ım, bana ver suya küskün kuğunu
    mor lekeler bıraktı solgun yanaklarıma
    kartal kanı bulaştı rüyalarıma bile
    fırtınalar diner mi ulaşmadan sahile
    hayalin bozkırında kurtkapanıydı ömrüm
    nasıl da bir başıma kopardım dikenleri
    nasıl da acımasız köprülerde yürüdüm
    uzaktan gülümseyip deniz fenerlerine
    sonunda mahkum gibi kapandım ellerine
    kirpiklerimden sızan hicranı siliyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    ısrarlı denizlerin dibinde volkandır aşk
    kesif bir muammayı öğretir balıklara
    balıklar derde düşen aşığı avuturlar
    aşık ölünce kuşlar uçmayı unuturlar
    güneşle buluşmayı göze alan, derinde
    yağmur yüklü bir ömür paylaşır göklerinde
    eleğimsağma renkler düşürünce şehrayin
    başlamalı yeniden içimizde bir ayin
    belki de döndü talih, çözüldü bilmeceler
    tükenecek siyaha baş koyduğum geceler
    umarım, kaybettiğim devranı buluyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    ah, Allah’ım gösterme bana soğukluğunu
    nicedir bekliyorum dağlar ardında O’nu
    nefesimde rüzgarın gölgesidir dağılan
    kanımda gözlerinin hasretidir boğulan
    bir zamanlar benzerdik muhabbet kuşlarına
    dalardım o gizemli, mahmur bakışlarına
    gittiği gün sokaklar içinde kaldım, sefil
    öldü kafeste bülbül; soldu nergis karanfil
    bedevi kahramanlar yurdundan geliyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    melekler en çaresiz anımda buldu beni
    gaflet şarabı içtim, aşikar kıldı beni
    baykuşlar dahi mutlu bu habersiz dönüşten
    hangi yokuş daha yar olabilir inişten doruktaki saraydan koyar mı beni mahrum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    bu son yürüyüşümdür yarına kalmaz umut
    Allah’ım, bir gül gibi O’nu baharımda tut
    esrarlı bir evimiz olsaydı fildişinden
    beyaz bir gölge gibi yürüseydim peşinden
    desturun var mı diye dururken eşiğinde
    bizim olan bir kalbi bulsaydım beşiğinde
    bu nehir yine sarhoş akar mıydı ülkemden
    bir deprem ortasında sarsılır mıydı beden
    korkarım ki, dergahtan yine kovuluyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    biliyorum, yalnızlık ekecekler bahçeme
    biliyorum,yağmurda yürüyecek kötürüm
    biliyorum, mülteci türküler duyacağım
    biliyorum, gülerse, O’nunla ben de hürüm
    acı hatırasından bile kam alıyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    unutulan kalplerin tahtında rüyadır aşk
    gözlerime bakarsa, görür ki, deryadır aşk
    ah, ölüm habercisi beyaz parıltılarım
    ah, Azrail çağıran çizgileri yüzümün
    ah, paslanan kılıcın dudağında sönen mum
    ah, yolcuyu hüsranla buluşturan uçurum
    kim bilir kelebeğin kanadından bakanı
    kim bilir baldıranda misk ü amber kokanı
    sanki aynı hüzzamla yüz yüze kalıyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    haddim değil güneşi götürmek kainata
    gökle buluşmamızı çok görür haramiler
    anlamazlar ki, bin kez gelsem bile hayata
    bu can gökte yaşayıp, gökte ölmeyi diler
    ah, gönül toprağıma yaprak döken serviler
    efkarıyla bir garip derbeder oluyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    ben Raymalı Ağa’yım, sözümle kırılır yay
    o, bir anda ruhumu altüst eden Begimay
    lacivert bir macera değildir aradığım
    şahmaranın kolları sarınca çiçekleri
    kiralık duygulardan kefen biçer cüceler
    baharda yağmur olur yüreğim, güzün sarı
    yakamozlar içinde, kışın kar tanesidir
    derinden baktığında eritir aynaları
    sanmayın perdelerin ardından gülüyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    bana misket oynamak yakışır hüzünlerle
    bana binlerce yılın ıstırabıdır gelen
    bana dönmez yüzünü efsaneler güzeli
    hayal kırıklığıdır avucuma dökülen
    sabahın sitemiyle büyürken kaygılarım
    akşamın dayanılmaz yükünü çekiyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    reddiyle, çaresizlik yıkılırsa başıma
    nasıl mihman olurum o gün mezar taşıma
    sırlıdır her kapının arkasında inkisar
    boynu bükük kükremez, mahkum olsa da arslan
    her iklimde farklıdır yılanın tutkuları
    uçan bir ecza gibi olmamalı intizar
    kızıla boyanırsa yaprakları kaktüsün
    yanılgıya dönüşür parlaklığı her süsün
    duy sesimi ey yitik hazinem, ağlıyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    ah, bir tutunabilsem burçlarına güneşin
    sessiz yürüyebilsem zifiri gecelerde
    ah, küçük bir vatanım olsa kalbinde senin
    kundağında vuslatı yudumlasak evrenin
    bitmeyen bir şarkıya kenetlense gönlümüz
    birbirine karışsa ölümümüz, ömrümüz
    ipek avuçlarında uyanmak diliyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    kırabilsek sevdayı çalan oyuncakları
    sırtımda hamal gibi taşırım çocukları
    neden mahrum edelim karanlığı ışıktan
    neden solsun bir çölün kumlarında şakayık
    al bu zalim kuşkuyu efsanevi aşıktan
    sana tahtım da layık, bil ki, bahtım da layık
    titrek bir suskunluğun nidasıydı tarihim
    senin olsun otağım, varım yoğum, talihim
    giderken götürdüğün kalbimi arıyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    susmalı ayrılığın uğursuz puhuları yıkılmalı hayatı küçümseyen köprüler
    dönmeli, sahralara sürdüğümüz tebessüm
    ah, idam fermanıyla yargılanan tanyeri
    ah, bir gülün içimde kımıldayan elleri
    yarama merhem diye hüznünü sarıyorum
    ‘ söylememeliydim biliyorum! ...’
    kader umudumuzu taşımadan ırağa
    yürümeliyiz artık bizim olan durağa

    Cevap Yaz
  • Hülya Korkut
    Hülya Korkut 27.04.2007 - 00:35

    gözyaşlarımı silebilir misiniz?!

    Cevap Yaz
  • Pınar Önalan
    Pınar Önalan 18.03.2007 - 20:14


    nurullah hocama saygımla...şiiri harikulade

    Cevap Yaz
  • Selim Erdel
    Selim Erdel 30.01.2007 - 02:40

    yüreğine sağlık

    Cevap Yaz
  • Türkan Binici
    Türkan Binici 16.12.2006 - 20:46

    Böyle uzun soluklu bir şiirde musıkiyi ve uyumu koruyabilmek ne kadar zor...Siz bunu başarmışsınız.Saygılarımı sunuyorum.

    Cevap Yaz
  • Kağızmanlı Mehmet Kesen
    Kağızmanlı Mehmet Kesen 04.04.2006 - 20:55

    Sondan sekizinci mısranın yanına gelen mısra aşağı alınmalı.

    Cevap Yaz
  • Cengiz Sevinçer
    Cengiz Sevinçer 17.03.2006 - 16:46

    hocam ne diyim allah razı olsun sen olayı aşmışsın selam ve dua ile...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta