çalı kuşları tırmalıyor toprağın paklığını
yılların ahir sadakatsizliğinde
gözgöze geliyorum zambağın dilsizliğiyle
sevda'ya aç mecnun şarkıları dinliyor
parmaklarımı acıtan, kınasız kalemim
hatıralar körüklüyor bakışların vedasını
buseler ten değiştiriyor
gri bulamaçlık kalıyor sahnede
et kokularıyla boğuluyor bir şehir
kusuyor hünkar, küfrü ayazın dervişliğiyle
yangınlarda kalıyor protest adımlarım
geride manidar izleri terkediyor, duru yanlızlığı
ıslanmış baharlara salıyorum, saksafonun yabancılığını
kısılmış sesi ürperiyor
bindokuzyüzseksen'den kalan yıllanmış radyomun
kirli sakallarının karartısında bir adam tükürüyor
içinde biriktirdiği sorgularından düşerek bitap
bir kadın mendiliyle siliyor gerdanının terini
bıkkın mevsimlere kurban edilmişliğiyle harap
zaman, süreksiz devinim mecaliyle ilerliyor
okları hızmalanıyor umutların, göğün tellal bulutlarıyla
darlığında sıfatsız cümleler doğuruyorum ansızın
al fizanlı güllere yaslıyorum dertli dakikaları avuntuyla
bağırıyorum baraklara benzeş, melodisini ıtırlığın
çernobil çaresizliğinde kalıyor
faydasızlığa kısır, kendime dair saydıklarım
ufuk, kapıya atılmış cesettir şimdi
eşikte kan damlacıklarıyla aksar yitik sedalar
şahin kanadında hırs taşıyan namlularla sinsi
yok oluşa coştu, zafer ilamlarındaki karartılar
elimde olmazken susuyorum
yaralı güvercin gayreti
duvar dibinde unutulan kabuklarıydı yaralarım,
her biri başkalığa firari
buzulların yıkık saltanat tarihi siliniyor sayfa sayfa
çocukların kısrak tutkuları yudumluyor gamsız tesellileri
utangaç renkler asılıyor yıldızların kuyruklarında
tahtında huzursuz yamaç inatçılığı alıyor yerini
hava kesik, hava tutuk, hava yürüyüşünde nizami
atılıyor zebani vakti,susuz serapların doruğunda..
semerelemiş sanıyorum tufanda kalan yarını
uçsuz çölleri suluyordu oysa miladı vanasız musluklar
çağrının ötesinde bir ülkeydi, topuklarda yılgınlık utancıyla bekleyen
kapanmış gözkapaklarıyla kalıyor yüzünde can damarı
beyaz kanatlarımı açıyorum efkar çekilirken
elimde olmazken susuyorum
ve güneşse adım, uçacaksam, yaralı değilsem
güvercinse vaktin adı
uçmuşsam mavileşen göğün içine,
yaşamaksa sapanın vurmadığı kanatlarım
çırpmak kalıyor nadide,
yeni dünya aşkını, insanlığın seyrine...
03.07.2009 Sevda....
Sevda KarakayaKayıt Tarihi : 4.7.2009 12:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
özü sözü anlatımı şiir paylaşımı
hani bir yerden güneş dogar ya
farklı esen rüzgalar var ya
hani bir dağ başında
gök yüzü derinliklerin den
yıldız toplayan türküler var ya
işte öyle yürekten yazılan
güzel başarılı bir eser
kutlarım şairin yükselen duygularını
salim erben
TÜM YORUMLAR (2)