Bana ait düşler, hiç ıslak olmadı
Kim senin gibi öper ki, anne?
Mesela
Babam senin gibi sever miydi?
Hatırlıyor musun?
Akşam yemeklerinde gözlerimiz takılırdı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Anne ile dertleşmek bu denli güzel anlatılabilir ancak..Beğeniyle okudum,emeğini kutluyorum..
Hüzünlendim okurken İbrahim bey. Anne deyince akan suyar duruyor zorluğu çekseler bile çocuklarına her şeyin en güzelini yapmaya çalışırlar. Yüreğinize sağlık, kutarım kaleminizi.
Tam puanımla saygılar sunarım...
atalarımız ne demiş,
ana evladından geçmez ,
ana hakkı ödenmez,
ana gibi yar olmaz,
ana başa taç imiş,
demişler,yürekten kutluyorum üstad,
Büyüdüm düşlerim çalındı avuçlarımdan
Neden büyüme demedin,
Şimdi çocukluğuma öyle hasretim ki
Gece kabuslarım sobada yanan
Gübre kokusunda saklı artık
İmgelere sakladığım gençliğimi çaldı şair
Kemancı hep böyle dertli kederli mi çalardı,
Söyle anne? tebrikler üstad kalemine sağlık ...
Anne sevgisi ve yokluğundaki hasret çok mükemmel ifade edilmiş.....duygu değeri yüksek harika bir şiir.....kutluyorum tüm içtenliğimle, tam puanımla.............Saniye Sarsılmaz
Yumuşacık pamuk gibi dokunurdun çatlak tenime
Rüzgar neden senin gibi öpmezdi yüzümü
Sıcak hasta çorbam geldi yoksa yine hasta mıyım
Hangi doktor sen gibi şefkat dağı(t) dır, anne?
Dizeler anneyi ne kadar anlatabilir ki? Yüreklerde bir ömür canlılığını yitirmeden yaşayan yegane sevgidir anne sevgisi. Şimdi tutup da yılda bir günle neyi anacağız ve neyi halledeceğiz ki. Aslında dünya telaşı annemizi bilmem kaç ayda bir kere o da telefonla arar hale getirmedi mi? En azından benim için bu şekilde. Ha sevgisi içimizde derinlerdeymiş, varsın olsun. Annemiz bunu her an bizden duymadıkça ne gam.
Tebrikler sevgili İbrahim, yine dizeleri ağlatmış yüreğin.
Annelerimize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Selamlar.
Bütün çabalarını bizi büyütmekle,olgunlaştırmakla tüketen,zamana ve tahammül gücünü aşan koşullara direnerek sevgiyi yoğunlaştıran annelerimize bundan dağa güzel bir armağan ne olabilir ki?
Yüreğinize sağlık Sevgili İMER.
Tebriklerimle.
Bana ait düşler, hiç ıslak olmadı
Kim senin gibi öper ki, anne?
Mesela
Babam senin gibi sever miydi?
Hatırlıyor musun?
Akşam yemeklerinde gözlerimiz takılırdı
Pencerenin önündeki tencereye
Mısır koçanları tükendi
Açtık, nereye baş vuracaktık, anne?
Yıldızlara asalı çok oldu çocuk hasretlerimi
Hiç meyva dallarına uzanamadı başım
Oysa; un çorbasına kuru ekmek, zengin aşımızdı.
Soğana rehavet çöktü, bereket uğramadı, anne.
Yumuşacık pamuk gibi dokunurdun çatlak tenime
Rüzgar neden senin gibi öpmezdi yüzümü
Sıcak hasta çorbam geldi yoksa yine hasta mıyım
Hangi doktor sen gibi şefkat dağı(t) dır, anne?
Belediyeden gelirdi memur ay sonunda
Sen barajda su bitmiş der, komşudan çekerdin usulca.
Ben hiç baraj görmedim ki!
Peki barajda su bitince, elektrik neden yanmazdı
Kaşınıyor başım, yine dizlerinde kaşır mısın, anne?
Büyüdüm düşlerim çalındı avuçlarımdan
Neden büyüme demedin,
Şimdi çocukluğuma öyle hasretim ki
Gece kabuslarım sobada yanan
Gübre kokusunda saklı artık
İmgelere sakladığım gençliğimi çaldı şair
Kemancı hep böyle dertli kederli mi çalardı,
Söyle anne?
ÇOCUKLUGUNUZA DUYDUGUNUZ HASRETİ DİLE GETİRDİGİNİZ BU DUYGUSAL ŞİİRİNİZ, YAKLAŞAN ANNELER GÜNÜ DOLAYISIYLE TÜM ANNELERE ARMAGAN OLSUN.
NE DERSİNİZ?
LEMAN SUBAŞI
Yumuşacık pamuk gibi dokunurdun çatlak tenime,
Rüzgar neden senin gibi öpmezdi yüzümü,
Sıcak çorban gelerdi yanı başıma, Sevgi bakışlarına,
İçten ve duygusal şiir, şairi kutlarım.
Ali Bölükbaşı
Evlat ki en rahat ettiği , en huzur bulduğu yer annenin dizleridir, huzurun adresidir anne bağrı yine... En çok özlenen kokudur anne...Vefa örneği mükemmel , etkileyici bir şiirdi. Kutlarım değerli şair. Saygılar.
Bu şiir ile ilgili 38 tane yorum bulunmakta