Bana ait düşler, hiç ıslak olmadı
Kim senin gibi öper ki, anne?
Mesela
Babam senin gibi sever miydi?
Hatırlıyor musun?
Akşam yemeklerinde gözlerimiz takılırdı
Pencerenin önündeki tencereye
Mısır koçanları tükendi
Açtık, nereye baş vuracaktık, anne?
Yıldızlara asalı çok oldu çocuk hasretlerimi
Hiç meyva dallarına uzanamadı başım
Oysa; un çorbasına kuru ekmek, zengin aşımızdı.
Soğana rehavet çöktü, bereket uğramadı, anne.
Yumuşacık pamuk gibi dokunurdun çatlak tenime
Rüzgar neden senin gibi öpmezdi yüzümü
Sıcak hasta çorbam geldi yoksa yine hasta mıyım
Hangi doktor sen gibi şefkat dağı(t) dır, anne?
Belediyeden gelirdi memur ay sonunda
Sen barajda su bitmiş der, komşudan çekerdin usulca.
Ben hiç baraj görmedim ki!
Peki barajda su bitince, elektrik neden yanmazdı
Kaşınıyor başım, yine dizlerinde kaşır mısın, anne?
Büyüdüm düşlerim çalındı avuçlarımdan
Neden büyüme demedin,
Şimdi çocukluğuma öyle hasretim ki
Gece kabuslarım sobada yanan
Gübre kokusunda saklı artık
İmgelere sakladığım gençliğimi çaldı şair
Kemancı hep böyle dertli kederli mi çalardı,
Söyle anne?
Ankara, Ocak, Şubat 2008
İbrahim İmerKayıt Tarihi : 26.3.2008 01:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tam puanımla saygılar sunarım...
ana evladından geçmez ,
ana hakkı ödenmez,
ana gibi yar olmaz,
ana başa taç imiş,
demişler,yürekten kutluyorum üstad,
Neden büyüme demedin,
Şimdi çocukluğuma öyle hasretim ki
Gece kabuslarım sobada yanan
Gübre kokusunda saklı artık
İmgelere sakladığım gençliğimi çaldı şair
Kemancı hep böyle dertli kederli mi çalardı,
Söyle anne? tebrikler üstad kalemine sağlık ...
TÜM YORUMLAR (38)