Allı turnam, yüce dağlar aştın mı?
Hele sol yanıma yaklaş, kal, söyle! ...
Artta düşman kovup yoldan şaştın mı?
Şimdi dertli dertli ağla, çal, söyle! ...
Kartal sürüsünü bozup yordun mu?
Yoldaşlar kurtuldu, dönüp gördün mü?
Benim için yârdan haber sordun mu?
Konuşsa dillerin sağar bal, söyle! ...
Allı turnam, kanadın mı kırıktır?
Boğazındaki mi bir hıçkırıktır?
Bana tanıdıksın, göz ısırıktır.
Bile ağlaşalım, hâl ahvâl söyle! ...
Saklama, seversen Mevlayı, anlat!
Muhammed aşkından dolayı anlat!
Bana özlediğim Leylayı anlat,
Fuzuli dilinden kiyl ü kâl söyle! ...
Sılaya varınca (Bu gerçek, dersin;
Sevmişti, seviyor, sevecek, dersin! ...
Sabretsin, misk amber, gül çiçek dersin!
Sözü söz, gelecek, ihtimal) , söyle! ...
Uzanmaz, sanırsın, kolum tutuklu!
Yarına çıkacak yolum tutuklu.
Yüreğim yaralı, dilim tutuklu,
Cevabı olmayan bir sual söyle! ...
Dolaş dur, gök kazan, sen de bir kepçe,
Sanki ümidimiz eşit talepçe.
Kanadın görmesin böyle kelepçe;
Allı turnam, budur arzuhal, söyle! ...
Kayıt Tarihi : 4.8.2011 11:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!