Ruhum! Antakya’ya gidelim seninle biz
Daracık sokaklarında, önce sen, sonra ben geçelim.
Naz yapma be canım, gözlerimi vereyim sana
Bakasın diye şöyle bir, Habib Neccar’a.
Depremlerin sağ’nakların memleketidir
İyice bak gözlerimle, göresin Bab-ı Hadid’i
Asi’nin boynunda bir gerdanlık sayılır
Bilmem kaçıncı yüzyılda yapılan o köprü
Bir eviz, sokağa bakmıyoruz hiç.
Avlumuz kocamandır, ağaçlıklıdır
Atlar kişner sokakta, sultanlar geçer
Kahvemizle havuşta çocuklar oynar.
Kenara geç, yolver bir, geçenlere
Kalın zırhlarıyla kızgın Haçlılar
Kuşatacaklar kenti kimbilir kaçıncı kez
Aç kalıp kimbilir ne yiyecekler
Mum yaktım Sen Piyer kilisesinde
Dışar’da bir tutam kudret narıyla
Yıkık surlar, yıkık duvarlar, depremler, yangınlar
Yine eğilmiyor bak Kraliçesi Doğu’nun.
Ey Soteria’m, Halaskarsultanım benim!
Turunç kokusu saçlarında bostanların....
Göğüslerinde şelaleleriyle kadim Dafne’nin
Islanıyorum ıslanıyorum iflah olmuyorum
Ruhum! Antakya’ya gidelim seninle biz
Sel bastı mı sinesine taş sokakların
Beraber toplayalım yüzyıllık çiçekleri
Orontes kurbanın olur! Hadi ruhum gidelim!
Aksaray, İstanbul, 2000
Kaynak: Gezgin, U. B. (2007). Gezgin Şiirleri (2000-2005) [Gezgin’s poetry]. Lulu.
Ulaş Başar Gezgin
Kayıt Tarihi : 9.8.2022 00:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!