Sosyal Ve Toplumsal Girişme 7

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Sosyal Ve Toplumsal Girişme 7

Şimdi, sivri akıllı biri çıkıp, efendim terörle bu, bir mi der! Bu da tartışılır. Ama diyelim ki değil. Bahse konu olan ikisinin eşdeğer olup olmaması değil. Yanlış olan halkın finanse ettiği oluşumlara; toplumsal meşruiyetlikle mazeret ve olumlama verilir olmasıdır. Toplumda finansmanı toplumun bütçesi yapar. Onu da toplumsal olanın finansmanına yönlendirir. İnançlar (halksal kültürdür) toplumsal kültür olmadığından, toplumsal finansmanı da olmaz. İş bu kadar basittir. Toplumsal fikir olmayacak denli fikirsizlikler fikir olmaktadır. Halk bir ibadet hanesini yapar gibi, kendi alanı içinde bunu sürdürür.

Bunu toplumsal olanın neresine koyacaksınız. Halkın finansı, ya da özlemi, kişisel grupsal etnik egoizmlidir. Toplumsal değildir. Halk, toplumun üretim tabanı değildir. Toplumlar, yasalarla ve toplumsal olanın, yasallaşması ile işlerler.

Toplumsal olanda toplumsal nesnel ilişkilikte güncel girişmeli, üreten değişkenlikli, aidiyet ilişkisidir. Bunun içinde halkın istemi ya da halkın inançsal özlemleri yoktur. Çünkü inançlar toplumsal üretimle ilişkilenemezler. Toplumsal sistemler, kapitalizm skalasını ne kadar serbestlikle en doruğa çıkardılarsa kar için toplumsal olandan çok, halksal olanı üretir oldu.

Yine konu iddialarım bazında bakarak, toplum unsurlarının dillerine ilişkin, etnik ve toplumsal aidiyetli oluşlarına bakalım. Denir ki; “”Nasıl, bir yabancı dil öğretimini, eğitim programlarına alıyor isek, halk içindeki etnik dilleri de, böylesi eğitim programlarına alıp, araştırma enstitüleri açalım! Hatta herkes kendi dilinde eğitim öğretim yapsın! ””

Bu, aydınlarımızın ve entelektüel gazetecilerimizin argümanıdır! Hem de insan hakları ve temel kişi özgürlükleri bağlamında, ne kadar haklı bir savunma değil mi?

Bunlar zırva olmaktan öte hiçbir şey değildir. Bir kere kültürün, geçmiş zaman değer ilişkili olduğunu görmezden gelen bir gaflettir. Ve aynı zamanda, kültürü zamanlar üstü, her derde deva sayma yanılgı ve delaletidir. Etnik yapıyı dokunulmaz kılma yani tabu yapmadır. Oysa süreçle oluşturulan değişen aidiyetleşme ve yaşamsal uygulayıştırlar. Kültürün dinamik kısmı, toplumsal süreci olgulaşmış, süren yapı içinde devam etmektedir. Seçme ayıklama ilkesi dışında kalanlarda, halkın bir gelenek, inanç, sinema, tiyatro, eğlence, panel, söylenceli iletişmeler, müzik vs. gibi hizmet alanları kapsamında tüketilip, yaşanmaktadırlar zaten.
Yani burada toplumsal olanla, halksal olan, birbirine karıştırılıp, insan hakkı ve özgürlükler diye topluma servis edilmektedir. Bunların servisi ile bir dinin toplumsal egemenliği paylaşmak istemesi iddiası arasında hiçbir fark yoktur.

İkinci olaraktan da, bir toplumu oluşturan unsurlarının, hiç biri o toplumun yabancısı değildirler. Toplumu meydana getiren ittifak yapıların o ittifak içinde yabancı olması esasen mümkün de değildir. Asli ve eşit üretme, siyaset üretme, gibi tüm toplum değerlerini, eşit paylaşmak ve eşit temsil etmek zorundadırlar. Böyle olunca, ittifak unsurlarının toplumsal olmayan dilleri; halk içinde tüketilir ve halk içinde çevrimsel devam ederler. Yine ittifakın kültürlerinden içinde olan o ittifak unsurları dili kültür unsuru olan dili, yabancı dil olarak değerlendirilmez. Bu büyük yanılgıdır.

Üçüncü olaraktan da, bir toplumda eğitimin konusu olan yabancı dilin, o toplumda bir talebi olmaz. Oysa siz, bir toplumsal unsurun dilini, yabancı dil olarak görüp, bir statü verdiğinizde! Yetinmeyip taleplerini de sıralayacaktır. Bu kez de kendi dilinde eğitim, eğitim dilinin hakkıdır diyecek. Yapı toplum öncesi ilişkiler seviyesine usul usul kayacaktır. Bu da, bir başka yanılgı ve kısır döngüdür. Siz bir toplumsunuz, unsurlarınız içinde, yabancı olmayacağından etnik dilleri, yabancı dil statülü de olmaz.

Dördüncü olarak, toplumlar aksi gerekmedikçe; Bambu dilini bir yabancı dil eğitimi diye, eğitim programlarına almazlar. Çünkü eğitim programı olan dillerin; mutlaka, bir sanat, bilim teknik ve teknolojik, uluslararası ilişkiler girişmesi gibi devinimli iletişme enformasyonu vermesi gereklidir. Bir toplumsal yapı içindeki, dar, sınırlı yapı ve cevre girişmeli olan dillerin, hemen hiç birisi de, uluslar arası kodları taşır nitelikle, gelişmiş değildirler. Eğer olursa kullanılan toplum dili ile eklemleşir

Söz gelişi bunlara denk düşen Sümeroloji gibi enstitüler de kurarsınız. Bir siz değil, birçok ülkeler bunu zorunlu olarak yaparlar. Çünkü bugünkü yapının temelinde, Sümer kültürü ve birikiminin geçişmesi vardır. Bunları iyi anlama ve izi sürebilmek için, siz bu dilin öğrenilmesi zorunluluğunu duyarsınız. Ne Aztekçe, ne Sümerce, ne İngilizce ne vs. bunu sizden talep etmezler. Aksine siz bunun ihtiyacını duyarsınız. İhtiyacı duyulan zorunlu olarak müracaat olunan olacaktır. Burada unsur ayrımı olmaz. Bütün etnik diller kullanıldıkça kullanılır, kullanılmasa bile korunup saklanmalı geleceğe aktarılmalıdır.

Toplumsal ittifaklar, somut soyut ve bilimsel emek biriktirmemiş ve teknik, teknoloji üretmemiş. Ve toplum siyaseti ve yönetimi oluşturmamış; kendi kurum ve kurumlaşma dilini ortaya çıkaramamış, günlük konuşmanın dışında siyaset politika sanat edebiyat, diplomatik dil, bilim dilini başarmamış unsurlar dilini; haktı, özgürlüktü diyerekten, girişen toplum yapısı içine aktarmaz. Üstelikte bu diller, bu sorumlulukları taşıyamaz olduğundan atıl kalırlar. Gelişemez mi? Elbette zaman içinde gelişir. Ama dünyayı yeniden keşfetmek için uzun bir boşa zaman harcamanın mantığını da bulamazsınız. Üstelik tarihi süreç bunu günümüze bugünkü girişme ve gelişmesi ile böyle yansıtmış. Her dil kendi sınırı ve etnik aidi içinde aktarılamaya ancak muktedir olmuştur.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 6.10.2009 16:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya