Bir topluma; kurumlar bazında, bireylik ve vatandaşlık kültür aidiyeti unsurları üzerinde katılış olur. Toplumsal işleyiş içinde, hiçbir sosyal etnik tutum, tarihin belli bir döneminde fırlamış gibi, müzelik bir seyir gibi, fotoğrafı çekilen ilginçlikler mesabesinde olmamalıdır. Bu o toplumun zaafı olur.
Etnik var oluşlar, sosyal halk yaşamı içindedir. Sosyal yaşam öznellik içinde, grup etkinlikleri, şenlikler, ökültist seanslar, festivaller, kültürel geleneği, eğlence ve gösteri dokuları; yaşantılaşması içindedirler. Kendi sanat ve grup aidiyet yaşantıları ile sürer gider. Tabii ki toplumsal doku ile çatışmamak kaydı ile. Benim törem var! On üç yaşındaki kişilerin, eğitim hakkı, çağında olması da ne demek? Ben istersem, on üçlük kızları ve erkekleri evlendiririm!
Bu tür, etnik kültür özelliğime saygı gösterin, bu bir etnik zenginlik hakkı! Dendi mi; uyumsuzluk ve çatışma başlar. Çünkü toplumsal eğitim, halk anlayışlarının önünde ve üzerindedir. Yukarıda da değinildi, demokrasi ve insan hakkı demek, her zamanede, aynı kavranışların geçerli olduğu bir yaşantılaşma değildir. Böylesi anlama ancak toplumsal anlayışı sindirememişlik, çağ dışı kalmışlıktır.
Halkın, yaşam ve yaşantılaştırması içinde, kimi etnik dokular binlerce yıl, işlevsel kalabildikçe; tıpkı sevgi saygı ilişki anlayışları gibi, sürebilirler. Sürerlerde. Toplumun üreten süren paradigmaları, etnik değil güncel toplumsal endeksler üzerinde işler. Ve böyle girişip gelişerek, iletişi lirler. Bu türden paradigmalar, yaşamsal üretimleri gerçekler ve ilişkilerler. Ve yeni neslin eğitimini düzenlerler. Ve bunlar toplumsal aidi oluşun toplumsal üsle nimidir. Etnik özellikler toplumsal olanı üretmez. Çünkü işleyiş temeli topluma göre ayarlanmamıştır. Etnik yapılar, tarihi sürecini tamamlamıştır.
Benim yazı dizilerimi okuyanlar şunu açıkça görmüş olmalılar. Toplum ve halk (etnik yapı) , ayrı ayrı izafi ilişkilerdir. Ama bir biri ile üretim girişimli olmayan alanlardır. Toplumda sınırlı, öznel girişmeler mümkün olmaktadır. Halk yapılar ve etnik yapılar; asla toplumsal yapının temeli değildir. Halkın topluma nüfus ve birey yönlendirmeleri de izafidir. Olmasalar da olur, kabilinden bir transferdir.
Her girişme gibi, toplumsal girişmeler de değişkenler içerir. Bunu bir elektronik devrede, söz gelimi, bir transistor çalışmasında anlayabiliriz. Transistorun anot ve katodunu, beyz akım kontrolü ile kesim akımına götürürüz. Böylece istenen yönde istediğiniz kadar kazanç üreteceğiniz gibi, hiç üretmezsiniz de. Kazanç parametresini, orta değerin biraz sağ yanında, ya da biraz sol yanında ki değerler aralığında giriştirerek, bir transistorun kat kazancıyla istenen verimlilikler artırılıp, azaltılabilir.
Eğitim, bir insan ve toplumsal yükümlülükler kabilinde hakkınızdır. Eğer kaynak gibi bir finans yetersizliğinden ötürü, eğitiminiz dönüşemiyorsa, sistem içi rutin dışılıklarla değişkenleriniz olmalı. Söz gelimi bir yıllık oto yol yatırımınızı, eğitime finanse ederek, bu sorunu isterseniz çözersiniz. Ya da okullarınız arasındaki eşitsizliği, ortadan kaldırırsınız. Ve eğitimin araç gereçlerini de uyarladığınızda, özel dershaneler, aktüel olmaktan çıkıp rutin olur. Olması gereken, toplumsal tekil tikel duruma, kendiliğinden; otomatik organize ile gerilerler.
Eğitim hakkı her uygun düzeye, belli eşitlik seviyesine kadar mutlaka ve zorunlu verilmelidir. Sonrası mesleki ve özel gelişmeli olmalıdır. Bizim en büyük kusurlarımız istisnalar kaideyi bozmaz mantığı ile yaklaşmamızdır. Bu çok doğru, ama eksik ifade edilen bir dejenerasyondur.
İstisnalar belli süre boyunca kaideyi bozmayan, ama belli süre sonrası da kaideyi bozan dönüşen değişkenlerdir. Örneğin güzel bir günde bulutlar seğirmeye başlamışsa, bu istisnai durum, bir süre daha, güzel havayı bozmayacaktır. Lakin yarım saat sonra, güzel havadan hiçbir eser kalmaya bilecektir. Burada, istisnaların değişkenlikler olması, göz ardı edilmekte ve bilimsel düşünme izanı kütleştirilmektedir.
Yine siyaseten toplumda, benim gözüm gönlüm açılmadığı için falan filanla çalışmam. Benim kadrom var. Gibi istisnai yaklaşımlar, olası olması yanında, çok yıkıcı yaklaşımlardır. Oysa kadro örgüt, temel olarak devletin kurumlaşmasıdır. Siyasette buna yönelmişse tekil kalmalıdır.
Kurumlar, kadrolarını ehil ve tecrübeli, bilgili, insan unsurlardan, siyasetten bağımsız bir şekilde konumlandırdığı bir yapılaşmadır. Zaten devlet ve toplumun devamlılığı buradan çıkar. Siyaseten siz de, mevcut kadrolarda bu yasalar içinde; dikey yönetimle çalışmak zorundasınızdır. Sizin buralara yetkili ve istisna kadrolar getirmeniz, bir süre sonra verimsizliğe kayan değişkenler olabilmektedir. Toplumumuzda bu istisnai değişkenlik nerde ise 100 yıldır, genelde olumsuz siyasi kadrolaşma olaraktan gelişmektedir.
Aidi oluşlar, bir siyaset içinde, bir coğrafya alanında, bir hukuk anlayışıyla ve yine aynı yurttaşlık haklarıyla organizeliktir. Yine kulluk aidiyetliğinden, klan, kabile, töre aidiyetliğinden, vatandaşlık bilinç aidiyetliğine sahip olmadır. Yine can mal güvenliği sağlanışı, paylaşılan müşterekliktir. Yine ekonomik üretimlerinizi sağlama aidiyetliğidir. Kültürel ve eğitimsel kurumlaşmalar aidiyetliği, karşılıklı yükümsel olma aidiyetliği vs olguları gerçekleyen ilişkilenmeler hepten, aidiyetliklerdendir. Bizi birbirimize bağlayan bağlar, toplumsal aidiyet bağıdır. Yani üretim tüketim ilişkisi ve savunma gibi güvende oluşlar gibi toplumsal aidiyet çekim bağları girişirler.
Elbette eski etnik aidiyetler de, 10 000 sene önceden, bir sağlayış tüketim ilişkilenmesinin kültürü idi. Ancak bugünkü yapı, yeni teknik, teknolojik, bilimsel, araçsal gelişmeler ve ilişkilenmelerinden ötürü, ne o eski etnik kültüre benzerdirler, nede onlarla olabilirdirler. Zaten aidiyetler geçmişin ittifak girişime yapıları ile dönüşe gelişe, bu günkü toplumun aidiyet ilişkileri içinde özümsüye özümsüye otomatik olaraktan giriştirmiştir.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 30.9.2009 05:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/09/30/sosyal-ve-toplumsal-girisme-4.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!