En karşı konulan yasak girişimler ile birlikte, eğilim arzuları azalmış girişmeler ve ortalama değerler etrafındaki çekimlenen girişmelerin, karmaşık, ortalama bileşkesidirler. Bu girişmelerin sonunda: ortalama düzeyde indirgenmiş, en az eğilimle, en çok eğilim yükselmesi arasındaki bir yerde, orta bir yerde, testere dişi biçimli, ya da sinusoidal bir akışla süreçleşen eylem alan girişme kabulleri ortaya çıkar.
İnsanın sosyal yaşantılaşması içinde, eski çağlardan günümüze evirilen kabaca girişme türleri vardır.
1-Aile yapısı. Girişmenin en temel ve en yalın biçimidir. Aile, ortak mülkiyetli, ata soy totemli, kutsal anlayış yapılaşması içindedir. Kişinin klan kabilesi ailesidir. Bu aile büyüklük ve genliğinin, tek vücut oluşudur. Bütün kazanım ve sağlayışlarla, her tür tehdit ve savunmayı ediniş devinimli bir aile anlayışıdır. Ki bugünkü aile yapı anlayışımıza benzemez. Anne baba işlevi klanın görevidir. Bugünkü anne baba yoktur. Doğuran vardır, ama doğurma analık vasfı kazandırmıyordu. Bu aile, soyut sosyal gücün, yaptırımlaşması ile olmaktadır.
İnsanın kendi içinden gelişen ve dıştan, girişmelerimizle sağlanacak olan eylemleri vardır. Bunlar yeme, içme, barınma cinsellik gibi davranışlarımızdır. Bu tavırların dışta sosyal yaşam birliği içinde ortak tavırlı, enformasyon yüklü, referansları olacaktır. Girişen, kimi ölçütler, bu ailesel girişmenin bir kıstası olacaktır. Yardımlaşma, neslin devamı gibi temel gereksinmelerimize hitap eder. Buradaki girişen hiyerarşilere girmiyorum bile.
2-Dış girişmeler: İlk sosyal yaşam birliklerinde çevre, kişinin hemen dışında başlıyordu. Klan ailesi ve dış doğa idi. Dış doğadaki sağlayış klan aile düzeyine indirgeniyordu. Klan aile düzeyindeki indirgenmiş sosyal belirlenmişlikle paylaşılıp kişi içseline sindiriliyordu.
Daha sonra yerleşik hayatla ve mülkiyetin özelleşmesi ile sosyal yaşam da özelleşti. Bugünkü aile yapısına benzer yapı gel gitlerinin ortaya çıkması ile ilk çevremizdi. İlk muhtaçlıklarımız özel ailemizle girişiyordu. Sonra kişisel ailemizin hemen dışında, komşularla girişme başladı. Ancak kişinin aileyi, ailesinden önceye kıyas edip, referans alacağı, bir sosyal girişmesi yoktur. Aile ancak kişinin ego düzlem gereksinimlerini, sağlamasında (elde etmesinde): uygun olan bir en ilk, referans düzlem aşamasıdır.
Çevre, komşulardan başlar, dernek, topluluk, inanç, fikir ve amaç ortaklığı kulüpleri, yardımlaşma zümre birlikleri ile yerleşim yeri, girişmelerine dönüşür. Bunlar da; sokak, mahalle köyler, kasabalar, şehirler geçişmelerine dönüşür. Bunlar farklı sosyal yaşamlı halksal alanlardır.
Aynı zamanda toplumla geçişen organizelerdir. Toplum, halk alanla uzayın aynı düzlemindedir. Fakat sekans devinmesi farklı olan sanal sınırlı somutlukturlar. İnsanın kıyafet değişir gibi tavır değişip, tavır takındığı, birisi çok daha öznel, diğer isi çok daha nesnel devingenliklerdir. Buradan sonrada dünya toplumları ve evren girişmesi vardır. Kişi hep bu girişmeleri aracılarla yapmak zorundadır. Bunlar da kurum ve kuruluşlardır.
Yine kişiler, bir kültür süre durum, konjonktür belirmesi olan, vatan, millet, ulus gibi nesnel ve anlayışsal belirmelerle girişir. Bu belirmelerle etnik yapıların direnci aşılmak istenmiştir. Böylece siyasal sosyal birlikler oluşmasına gidilmiştir. Ne var ki süreçte bunlar ırkçı baskılar olaraktan da kullanılmıştır. Sonuçta bilinçli ve somut var oluşun, süreçli temeli de, TOPLUMDUR. Eş deyişle kişilerin girişimi, halkla; olabildiğince istediği gibidir. Daha çoğu, oldukça da öznelliklidir, kısmen objektiftir. Pek çokta subjektiftir. İşte sosyal yaşamın toplumla girişmesi hep bu öznelliği gözetecektir.
Kişiler, toplumla girişmesinde, halka ait öznelliklerini tamamen aşmıştırlar. Burası bir sözleşen nesnel, yasallıklı alan girişmesidir. Yine burası(toplum) somut yaşamsal gereksinmelerin üretilip, tüketime arz edildiği; bir üretme tüketme sevk ilişkilenmeleri girişim alanıdır. Bu girişim alanının bize tutumlaştığı duygu ve öznellik, hepimizin ayrımsız paylaştığı paylaşmak zorunda olduğu, ortak anlayışlar girişim çekim devinme alanıdır.
Artık halk alandaki gibi, öznel zafiyet ayrılıkları, burada, toplumda geçerli olamaz. Burası yurttaş kültürüdür. Halk bir paylaşım alanı olmaktan ziyade, bir öznellikleri fark ettiren, öznel önyargıları taşıma ve temsil etme alandır. Halk ortak elemanlı sanal öznel yaşam adaları çokluğu girişmesidir.
Girişmeleri hoşgörü kodludur. Bu taşıma temsillilikler, toplumun bir paylaşılanı değildir. Kişilerin, halkın, öz malıdır. Halkın en tabi hakkıdır. Halk bunları, bu öznelliklerini, toplumdan gelen refahın sayesi ile yaşayarak, kendi özel alanında istediği gibi girişen (kavga ve rahatsızlık vermeyen özgürleşmedir) devinimleri ile yaşar.
Toplum zaten halkın bu özelliğine karışamaz. Aksine bu öznellikler toplumla talepli ve kalkışmalı girişmediği sürece, toplumsal akışın bir yerlerine eklemlenmediği sürece, bu alandaki olası sıkıntılarını da kolaylaştırır. Toplum huzur ve refah için vardır. Halkın refahını da, halkın öznelliği içinde gözetir.
Ancak toplumlar halkın bu etnik öznellikleri üzerinde yürüyemezler. Ve bu etnik öznellikleri toplum, kendi eli ile paylaştırmaz. Çünkü bu özneliklerin pek çoğu, işlevsiz kalmış, toplum öncesi eski dönem sosyolojik yapıların gruplarca günümüze taşına gelen formasyonlarıdır.
Bu nostaljiler, toplumumuz da hem geçersiz, hem işlevsizdir. Halkın öznel, halkçı (etnikçi) özellikleri ile siz; bir üretim ve tüketim düzlemi olan toplum da; en ufacık bir şey üretemezsiniz. Çünkü toplumda; bilgi birikimi, teknoloji, bilim, üretimin araçları, üretim gereçleri gibi, toplumsal emek etkindir. Toplumsal emeğin hiçbirisi de, halksal öznellikler değildir. Halkın emek ve düşüncesi, toplumsal girişme araçlarından ve nesnel teknolojilerinden, yoksundur.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 27.9.2009 14:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!