Hücre enerji kullanarak içte düzenli, istikrarlı bir ortam oluştururken, düzensizliğini, yani atığını dışa atar. Hücrenin dışa düzensizliğini atarken enerji girdi bağımlılığına da ihtiyacı vardır. Bu yüzden, hem enerjiyi dıştan ithal etmek hem de düzensizlik, atık ihracı yapmak için, dışla bağlantılı ve bağımlıdır. Bu aynı zamanda hücrenin dışarısı ile iletişmesidir. Yani hücrenin dışla enformasyon haberleşmesidir. Yani bu bağıntılı ve bağımlılıklı bir girişmedir.
Toplumların işleyişi de bu temel ilkeler bazında yürür. Örneğin toplumun diplomasisi bu bağlamda diğer toplumlarla bir bağıntı ve bağımlılığın ve bir dışla ilişkilenmenin enformasyonudur.
İnsan yapımız, bu tür bileşenlerle, toplum, halk ve ilk sosyal birlik yapı gibi, üç ana dal üzerinde gelişmiştir. Bu gelişme, benzer ortak temeller üzerinde, farklılaşan somut ve soyut (öznel) birikim girişimlerle olmaktadır.
Halk temelde bir; İNSAN-TOTEM ETNİK YAPI girişim ilişkisidir. Yani halk, daha çok inançlar üzerinde girişir. İnançların meşruiyet ve otoriter çekim alanı, eylemsel sınır kararlılığının çığlaşma odağıdır. Sosyal birlik yapı, başlangıcın ilişki biçimiyle var olup, içinde halk yapıyla toplumsal yapıyı çıkarmıştır. Sosyal birlik yapı, bir İNSAN-İNSAN ilişki girişme biçimidir. Daha çokta günümüzdeki anlamı ile uygarlaşmış bireylerine, bilinçli sosyal kişi der. Ya da, a sosyal kişi diye insan-insan ilişkisi vurgulanır.
Toplum ise bunların en zengin, en somut, kurallı, nesnel yasallıklı prodüktiviten (üretim yapar) bir girişmesidir. Bu girişme: İNSAN-İNSAN ilişki biçimini içerir. Özel olarak da kurumlaşan insan ilişkilerini ve toplum kurumları kurallarını kapsar. Yine toplum İNSAN-DOĞA ilişki girişimini içerir ki bu teknik ve teknoloji ile üretimdir. Toplum yine İNSAN_KÜLTÜR girişen ilişki biçimidir. Halk kültüründen çok farklıdır. Halk kültürü bilim ve teknoloji girişli bilgiyi içerdikçe zenginleşmektedir. Şimdilerde bilimi, halk kültürü içine yamıyorlarsa da, pek dikiş tutmuyor. Yine toplum bir başka tanımla, İNSAN-İDEOLOJİ girişme ilişkisidir.
Toplumumuz, güncel girişme düzlem devinimli; uyumlu sekanslar girişmesidir. Ancak bu tür akıl ve bilim dışı, güncellik dışı, sosyal etnik feodal birimler nedeni iledir ki, tek kanallı alan olabilmektedir. Sosyal birlikler, baskıcı algı aktarmalıdır. Buda iç enformasyonun, sağlıksız kullanımıdır. Bu tür yapının toplumla girişmesi, uyumsuzdur.
Dirençli bir cevaplaşması olacaktır. Bu da aşırı sistem içi sürtünmesini yaratır. İki alanda sekanslar gerilimi biriktirirler. Böylesi durumlarda, toplumun sekansları ile geri bağlanma yasalı bildirişimi, ya da geri bağlaşma yasa girişimleri yoktur. Bu yüzden de sağlıklı bir kontrol olmaz. Cevaplaşma ve kendisini düzeltme gibi jonksiyon el girdi çıktı girişmesi veremezler.
Siz toplumsal davrandıkça, bu tür sosyal birimler, geçmiş zaman etnik feodal yapıyla davranacaklardır. Sizin toplumsal anlayış olarak geliştirip aşamalaştırdığınız bir biriktirme; bu tür sosyolojik birimlerce saldırılması gereken zaaflarınız olarak gözükür. Haydutça saldırılar başlar. Saldırılar da göreceli bir başarma da olacaktır! Vatandaşlar, bindiği dalı kesen bir insan, durumunu acılaştırdığının hiç farkında olmayacaklardır.
Bu yüzden öznel yargılarla yaratacağınız dramlaşmalar, duygusal ve güzelken; reel de halksal olanın topluma göre zamansal düzlem geriliği ve işleyişler temeli, farklılığı vardır. Bu neden ile toplumsal gerçekçilikteki işleme yasalarına göre bu hiç de doğru olmayacaktır.
Şunlar iyi bilinmelidir. Etnik yapıların müşterisi toplum değil, halktır. O halde etnik özellikler topluma yansımayacaktır. Hizmet üretimi de, alınan hizmetlerin tüketimi de halkın açlık ve doygunluk endeksi ile girişecektir. Halkın ürettiği de toplumun desteklediği yine halk için bir ” hizmet” türü olacaktır.
Toplumsal olmayan etnik inanmalar, toplumun insan ve nesnel geneline de yansıyamaz. Etnik aidiyet toplumsal sözleşme kültür birikimi içinde de olmayacaktır. Etnik kültür dar bir alana hitap eder. Sanal öykünmelerdir. Toplumsal kültür, genele hitap eder. Bütünsel ilişki yaptırımlıdır. Bütünsel (etnik sosyolojileri) girişme yaşamsallıdır. Genelce paylaşılan, aktüel işlevliliktir.
Söz gelimi bir uçakta kişi olarak öznelliklerinizi taşırsınız. Ama toplumsal alanın girişmesi ile bu öznellik, kırpılır sönümleşir. Uçağın gerekmesi olan toplumsal ortamla davranırsınız. Uçak uluslar arası toplum alanlarına girdiğinde, kendi aidiyet alan davranışının dışında, uluslar arası alanlar gerekmesine göre davranırsınız. Her bir girişmeniz sizin iç sürtünmenizi ve kırpma sönümleşme edimlerinizi artırır.
Eğer bir etnik kültür, toplumsal boyuta, inançlar gibi taşınıyorsa; durum çok vahimdir. Çağdaş kültürler etnik dokular üzerine inşa edilmezler. İnsanların kendi toplumuyla ve dünya toplumlarıyla girişmesi, evrene göre; sanki bir Dünya etnik sosyal birliği oluşması gerçekleşmektedir.
Aslında gidiş bu doğrultudadır. Ancak toplumsal soyut kültürü ve ekonomik paylaşımı olmayan toplumların, sosyal dokuları, geri düzlemli, etnik yapı üzerinde, sorunlu bir yapaylıkla, uyutmalı ve çatışmacı iletişmeyi yaparlar. İletişmeleri de; ekonomik paylaşımları da güncel toplumsal kültürleri de, vatandaşlık bağları üzerinde sağlanır. İletişme vatandaşlık bağı üzerinde olacakken etnikliklerine hiç bakılmaz.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 6.12.2009 21:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/12/06/sosyal-ve-toplumsal-girisme-14.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!