Bu aidiyet girişmeler, hem etnik, hem ittifak özelliği taşıyan tanrıça (İnanna'nın) göğsünde süt içme ile temsil ediliyordu. Yeni aidiyetliği, etnik halklar; bu sembol dönüşme üzerinden, kavrayıp anlıyorlardı. İnanna hem ata totem inancını kendinde toplamış, bir inanç riti idi.
Hem de yeni toplumun (etnik birleşmelerin) bir sembol geçiştirme ve dönüştürme meşruiyetlik anlama ilişkisi, yasa (ve töre) işlevli idi. İnanna verimlilik ve bolluktu. Bu anlayışla ittifak eden toplum teşkilatlandıkça verimlileşiyordu da.
Bu yüzden etnik ırki kimliklerle toplumsal aidiyetler, farklı simge veriler üzerinde işlerlik kazanırlardı. Toplumsal sözleşme olanla, siyasal sosyal sözleşme olan karıştırılmamalıdır. Toplumsal olan, temel, asli ve işler olandır. Şimdilerde, Sosyal siyasal sözleşmeler, toplumsal sözleşmenin üzerine olan, bir lüks tüketimdir. Lükslerde zararlı işlemeye başladıkça tasarruf edilirdir.
Siyasi sözleşme, hiçbir toplumsal üretme ve ilişkilenmenin lazım oluru değildir. Örneğin traktör süren biri ile rotatifleri çalıştıran birinin etnik kimliği, hiç gerekli olmayan bir lafazanlıktır. O rotatifin, ya da traktörün icadı için, çalıştırılması için, üretimin yapılması için, etnik kimlikli olmak, aklın ucunda bile geçer olgu değildir. Ve yine toplumsal üretimlerin, bu ilişkileniş işlevleşmesi içinde, hiç bir etnik özelliğinizin esamisi okunur değildir. Sadece düşünür, eylem yapar, deneyimli insan olmak yeterdi.
Çağrı mı, armağan mı, ceza mı
Ne vardı böyle karşıma geçecek
Ben ne yazılar ne çizgiler yitirdim hatırlamadım
Ne var ki sizinki onlar gibi gitmeyecek
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta