Hayat, insanın en büyük derslerini, çoğu zaman kalbinin en kırılgan anlarında verir. Bir bakış, bir söz, ya da bir suskunluk, yılların öğretisini tek bir darbede sunar. Ve modern çağda bu derslerin sahnesi, sosyal medya gibi dijital bir aynadır; her geçen gün daha fazla insanın özünü yansıtan, ama aynı zamanda gerçeği çarpıtan bir platform.
Sosyal medya, çağımızın en parlak, ama en yanıltıcı aynasıdır. Herkes o aynaya bakar, kendi yüzünü görmeyi umar; ama gördüğü şey, gerçek değil, parlatılmış bir yansımadır. Bu yanılsama, özellikle kadınların hayatını şekillendirir. Fotoğraf kareleri, filtreler, özenle seçilmiş pozlar… Her biri, sadece bir anlık ifade değil, aynı zamanda bir imajdır. Kendini on binlerce gözün önüne sunmanın, beğenilerle değer kazanmanın yeni yoludur.
Bir kadın için, o an sadece bir paylaşım değildir; o, “Ben buradayım” demektir. “Ben hâlâ görülmek, hâlâ arzu edilmek istiyorum.” Beğeniler, kalp emojileri, her bir yorum, birer küçük zaferdir. Dopaminin sıcaklığı, kısa süreli bir mutluluk dalgası yaratırken, içindeki boşlukları geçici olarak doldurur. Fakat bu mutluluğun ardından bir yalnızlık gelir, tıpkı bir maskenin arkasında saklı kalmış gerçek bir yüz gibi.
Ama her zaman bir karşıt etki de vardır. O kadının hayatındaki adam, sevdiğinin gülüşünü binlerce yabancının arasında görmekten incinir. Gülüş, sadece ona ait olmalıydı. “Bizim kutsal bağımız neden herkesin gözleri önünde sergileniyor?” diye sorar kendi kendine. O gülüş, şimdi herkesin malıdır ve kalbinde bir yara açılır.
Deniz görmedin ki.
Yum gözlerini zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta