Her gece birkaç şiir gönderiyorum sana,
Sevdiğim, gözbebeğim, beni duyuyor musun?
Belki de ay ışığı düşmüştür loş odana,
Bilmem nöbette misin, yoksa uyuyor musun?
Özlem sarmaşık gibi sarıyor mu her yanı?
Sihirli bir değnekle yaldızlasam dünyanı.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kutluyorum duygu yüklü bir sorgulama umarım, duyuyordur uyumuyordur yerine ulaşmıştır
selam ve sevgiler
Sevinç hanım gerçekten şiirlerinizde muziki tadı var.okurken sanki müzikle okuyormuş gibi oluyorsunuz.ses çok mükemmel.saygı ve muahbetlerimle...
Soruyor musun
Her gece birkaç şiir gönderiyorum sana,
Sevdiğim, gözbebeğim, beni duyuyor musun?
Belki de ay ışığı düşmüştür loş odana,
Bilmem nöbette misin, yoksa uyuyor musun?
Özlem sarmaşık gibi sarıyor mu her yanı?
Sihirli bir değnekle yaldızlasam dünyanı.
Kavuşmak dileğiyle süsleyerek hülyanı,
Gördüğün rüyaları hayra yoruyor musun?
Her gün aynı saatte gökyüzüne bakarak,
Hasretin doruğunda meşaleler yakarak,
Resmimi yıldızların köşesine takarak,
Sende ben gibi böyle hayal kuruyor musun?
İster yanı başımda, istersen uzakta ol.
Dilersen damla damla göz pınarlarıma dol.
Çok uzun olsa bile aramıza giren yol,
Anılarda dolaşıp beni arıyor musun?
Yılların süslediği saçının aklarında,
Gittiğin her yabancı şehrin sokaklarında,
Uykusuz gecelerin yorgun şafaklarında,
Çıkıp gelirse diye, ufku tarıyor musun?
Aşk masaldır diyorlar, benim için fark etmez.
Can bedende oldukça bekleyişim hiç bitmez.
Sen ölüme çağırsan, sevdalın nasıl gitmez?
Gelir misin ne demek? hala soruyor musun.?
::::::::::::::::::::::::::::::
bir çiçek kadar narin olan yüreklerimiz
bu dizeler karşısında nasıl erimesin ki ?
söyler misin nasıl dayansın buna sineler?
Sevginin, aşkın bir tonunu
o kadar harika, o kadar güzel işlemişsin ki dizelerine ,
çok güzel bestelenmiş bir şarkının notaları gibi
aksediyor yüreklerimize...
şiir ruhlu hiçbir kimse doyamaz onlara.
tebrikler
selamlar'
Ödül almasa şaşardım zaten!
Sizin şiirlerinizin bestelenmeye çok müsait olduğunu biliyorum Sevinç hanım.Bu Allah vergisi bir kabileyet.
Tebrik ediyorum
Ask budur iste,,Ölümmüs, kalimmis ne fark eder diyebilmektir..Soru bile zulum olur.Günümüz de ki ask anlayisi bir yanilgidan ibaret.. Ask yürek cicegidir, bir kere acar ve hic solmaz..Egonun keyfi ask olmus, Bu kelimeyi o dillere yakistiramiyorum.Baska kelime kullansinlar gündelik ögünlerine..gene icten ve dogru caglamis yüreginize tebrikler. selamlar
Gercektende Hak etmiş ikinciliği. ama ben birinci sectim şimdi bu şiiri...
Mükemmel bir şiir olmuş..şaire...şair şiiri hissederek yazdıgı zaman okuyanda hissederek okuyor, şu an sizinle aynı duyguları paylaşıyorum...
kaleminiz daim ilhamınız bol olsun...
selam ve dua ile
ozan serafettin
Almanya
Çok hoş, çok güzeldi şiir. İnce ince dokunmuş..
Yılların süslediği saçının aklarında,
Gittiğin her yabancı şehrin sokaklarında,
Uykusuz gecelerin yorgun şafaklarında,
Çıkıp gelirse diye, ufku tarıyor musun?
Bu dörtlük daha bir güzeldi..
Ödül için kutlarım, şiir için tebrikler..
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta