Gördüğünde gözü dolan,
Bülbüle gül sorulur mu,
Cismi kum tanesi olan,
Mecnuna çöl sorulur mu.
Gece kamer ile yatan,
Akşam güneş ile batan,
Sığ suları mesken tutan,
Sunaya göl sorulur mu.
Sevda sevda der dururlar,
Zılgıt sitem yer dururlar,
Her dem yara savrulurlar
Aşığa yel sorulur mu.
Mazlumun canını yakan,
Kardeşine kursun sıkan,
Gönül kabesini yıkan,
Zalıma zul sorulur mu.
Nice karlı dağlar aşan,
Sinesinde hasret pişen,
Zalım gurbet ele düşen,
Garibe yol sorulur mu
Alemlere “ol” söyleyen,
Kainatı var eyleyen,
Kalbi camiye yeyleyen,
Mevla’ya kul sorulur mu.
Tatlı noktaları gören,
Türlü goncaları deren,
Çiçeğin özüne giren,
Arıya bal sorulur mu.
Ozanoğlu neler dedin,
Büyük lokmalar mı yedin,
Sözü varken Muhammed’in,
Ümmete hal sorulur mu.
12.01.2009
Ömer TemelKayıt Tarihi : 12.1.2009 12:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ömer Temel](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/01/12/sorulur-mu-2.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)