Sormaya Geldim
Şu fani bedenim kabre gitmeden
Yar halin nicedir sormaya geldim
Ruhumu Mevla’ya teslim etmeden
Seni son bir defa görmeye geldim
Yağmurlar düşerken üşümüş tene
Anılar birikti sanki bin sene
Hasreti maziden topladım yine
Gitmeden eline vermeye geldim
Özledim o mahmur ela gözünü
Ay gibi geceye düşen yüzünü
Duymaya hasretim ballı sözünü
Bir çift kelamını dermeye geldim
Aşkımız çağlayan nehir gibiydi
Varılmaz yolumuz sihir gibiydi
Gizlenmiş duygular zahir gibiydi
Bir umut bu sırra ermeye geldim
Yüreğim yar sana ece diyordu
Saçının rengine gece diyordu
Bu aşka tılsımlı hece diyordu
Canımı yoluna sermeye geldim
Yıllarca bekledim, gelirsin diye
Yar, sen beni benden alırsın diye
Bir ömür benimle kalırsın diye
Ol gönül köşkünde durmaya geldim.
Sevene vuslattır yegâne derman
Ayrılığı yazmak ne kötü ferman!
Bu zalim kapıyı zor olur kırman
Seninle el ele kırmaya geldim.
Hoşoğlu, yaşlandı gurbet ilinde
Hicranın ateşi suskun dilinde
Sihirli değneği yoktur elinde
Seninle sonsuza varmaya geldim
Mustafa Hoşoğlu
12.06.2024
Mustafa Hoşoğlu
Kayıt Tarihi : 12.6.2024 11:18:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Şuara"ya hiç bakmıyor şuara
"Devam" derse, yalan yanlış yazmaya
Hiç şüphesiz, girecektir o Har'a!
Hak olanı, yazmak iken tek işi
Ne yazık ki, yazmaz onu pek kişi
Asıl işi hocalıkken şairin
Yalancılık olmuş onun ek işi.
Hoca kısmı, palavra mı atarmış?
Dürüst kişi, nasıl onu satarmış?
Kim bu tarzda tüketirse ömrünü
Sonsuza dek, cehennemde yatarmış!
Hayırlı sınavlar Mustafa hoca.
TÜM YORUMLAR (1)