gurban olduğum
sorma gitsin hallerimizi
unutulan kullarımızı
dikenler kaplamış yollarımızı
tarlada çapa yaparken
galıçla otları biçerken
ellerim su toplamış
nasır bağlamış ayaklarım
ayrık otları sarmış ekinleri
ısırganlar kapatmış başakları
yeşeren bir kaç evlek arpayıda
eşkiyalar çiğnemiş
yatmışlar ortasına pusuya
yorulmuş bir ömrün
taşıyıcısı ayaklarım
üstüne üstelik romatizma
onlarda taşımaktan usandılar gayri
ne diyeyim gurban
ben köylüyüm
sen şehirli
sen şehir görmüşsün bilirsin
bizim köylerde
ne pamuk elli kızlar
ne beyaz tenli yüzler
ne rujlu dudaklar
ne ojeli bebekler
adam olanı bir sabun kirtiği paklar
işte böyle gurban
sen okumuş adamsın bilirsin
senin aklın erer
benim ermez
sömürü denen bir çarkın içindeyiz
bir dişlisi sen
bir dişlisi ben
daha yaşarken biçiliyor
bizlere kefen
gurban olduğum
sorma gitsin vaziyeti
çıkmaz sokaktır burası
arıtaş’la afşin’in arası
ne gün ışır
ne yağmur sonrası güneş doğar
mazot rengi sis var havada
nefes alışverişinde insanları boğar
yaz bahar aylarında binboğalara kar yağar
Kayıt Tarihi : 20.1.2015 13:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!