Her sabah eskiyen bir dünyaya uyanıyorum.
Penceremin pervazı hergün biraz daha eskiyor.
Dün açan çiçek bugün boynunu bükmüş.
Dün doğan çocuk bugün biraz daha yaşlı.
Eskisi gibi ekmek kokmuyor fırınlar.
Çay demini kolay kolay almıyor.
Kuşların kanatları daha kısa ve gökyüzü eskisi kadar mavide değil.
Ve yarın, kendinden sonra gelecek günden farksız.
Üstelik umut etmek eskisi gibi bedava değil.
Ve ben çekilip bir sokağın çıkmazına, gözlerimi evlerin damlarına dikiyorum.
Önce bir bir sonra hepsi ölüyor güvercinlerin.
Önce bir bir sonra hepsi...
İçim dışım hep bi mezarlık, içim dışım en çok yalnızlık.
İçim dışım seni en son sevdiğim yerde sensiz.
Bunca felaketin sebebi senin yokluğun.
Bunca çaresizliğin bir tek sorumlusu var o da sensin.
Sen beni sevdiğinde böyle değildi dünya.
Sen beni severken bir bir çoğalırdı güvercinler.
Kuşların kanatları uzundu ve masmaviydi gökyüzü.
Ben bir kök çiçek dikerdim toprağa, gülistan olurdu şehir.
Şimdi hangi gökyüzünü maviye boyuyorsun kimbilir...
Kayıt Tarihi : 5.2.2025 10:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!