kelebekler kısa ömürlüdür derler
neye göre kısa nerden bilirler
atmış senelik heba olmuş bir ömrü yâd ederken
son anda neden kelebekle yer değişmek isterler!
A.G.T şubat'2011
İzin ver hey ağam ben de gideyim
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma
Devamını Oku
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma
ne kaaa teesüf etseniz azdır, şiiri kullanma klavuzunuzu:)(yorumu) tekrar okudum eksik anlamışım çook pardon:)) haklısınız amacına ulaşmayan yaşam biraz heba olmuş demektir:)
neden yer degiştirmek isterler sorusu cevap verene göre degişir ...
ben yaşadığı ömürün hesabını vermeyecek olan kelebek olmak isterdim ...
o kaaa yazdımm sen oraya mı takıldın kaldın akıllımm :))
sana teessüf ediyorum başkada bişe demiyorumm ömrümü heba ettinn hee :)))
tamam buraya kadar yorum güzel ben de öyle düşünüyorum:) peki gitttin gördün yaşadın sonra bu dünyadan gitme zamanı geldi o yaşanmışlıklar heba mı oluyor:))
Hakim sesini temizledikten sonra (ööhöö ööhöö)
-yorumu duydunuz buyrun söz savunmanın, der :)
Öncelikle okuyan gözleri öpüyorum(ne kadar anlamamış olsa da) :))
Karalamamın ilk iki cümlesinin de sonunda (-ler) eki var dikkat ederseniz. Benim duyduklarım yani üçüncü şahıslardan.
Yani çevremizde duyduğumuz aşina olduğumuz bir söz bu. 'kelebeklerin ömrü kısadır'diye. Önce bunu yazdım.sonrada bu söylemi kendimce eleştirdim neye göre belirliyorlar bu kısalığı diye.belki bir gündür ama dolu dolu yaşanmış koca bir ömre bedeldir nerden biliyorlar. Sonra da bunu insan ömrüyle bağdaştırmaya çalıştım acemice.
Şöyle anlatayım, mesela bir geziye çıktım mesela mısıra gittim :) ve orada kalacağım zaman belli atıyorum beş gün. Ben bu beş günün çok az bir kısmını uyuyarak geçirirdim herhalde. Bilmediğim bir coğrafya ve merak ettiğim topraklar olduğu için .sabah güneşin oralarda nasıl doğduğunuda kaçırmak istemezdim ve gün batımınıda. Rüzgarının nasıl estiğini de hissetmek isterdim bastığım topraklarda neler olup bitmiş nasıl bir medeniyet olduğunuda öğrenmek isterdim.gün içinde neler olup bitiyor diye gözlemlerken geceleri de kaydetmeye bakardım.ayağımın basmadığı toprak parçası bırakmak istemezdim herhalde.buram buram koklamak ve sindirmek isterdim o tarihi ve kenti. (ben burayı merak ettiğim için bunu örnek verdim.herkesin mutlaka vardır böyle mekanları)yani bu beş günlük programın her anından zevk alırdım herhalde.çünkü bitiş tarihi belli.keşke şunu da yapsaydım dememek adına.
Şimdi gelelim bunu insan yaşamına dönüştürmeye.
Yaşam dediğimiz biz doğmadan biçilmiş bir süreç.daha doğmadan bir çiğnemelik et parçası halindeyken başlıyor bu serüven.sonun tarihini bi yazan büyük varlık biliyor sadece.ne bir dakika uzatmaya yetkimiz var nede kısaltmaya.ve doğup nefes almayla başlıyor koşturmaca. Çocukluk,gençlik,ortayaş derken bir bakıyoruz aynadaki eski dinç ben yok olmuş bir başkasını yansıtıyor artık gözlerimize.ve bir çok şeyi ertelemişiz sonraya belkide savurganlık yapmışiz en kıymetli olan zamanımızı. Ama bu sonranın zamanını kestirememişiz.yada sonra olucakmı hiç onu hesaba katmamışız. Ve o sonra vakti gelip kapıya dayanınca bir çok şeyin bizden uçup gittiğini farketmişiz. O yarım bıraktığımız ve ertelediğimiz bır çok şey için ne sağlığımız artık bizimledir nede dinçliğimiz.
İşte o zaman geriye dönüp de bakınca o geçmişe iç geçiririz.
'keşke'
'keşke'daha genç olsaydım kolum bacağım tutarken şuralarada gitseydim,şunuda yapsaydım.nefes almakda zorlanıyorsak 'keşke' şu merete hiç başlamasaydım deriz gibi bir çok şey..
Ve imreniriz genç(!)lere.ah senin yaşlarında olsaydım ben bunları yaparmıydım diye başlayan pişmanlıklar nasihatlarına başlardık.bak ben çok pişmanım sen olma diye başlayan bir kulaktan girip öbüründen çıkan sözlere kaptırırız kendimizi yada dinlenmeme ihtimalini gözönüne alıp içten içe konuşuruz kendimizle.
Bence en büyük hata biz unutuyoruz.hep baki kalacağımızı düşünüyoruz.hep genç,hep dinç.
'neden doğduk' 'bu dünyada neden varız' diye SORGULAMAYI unutuyoruz..
İşte o zaman 'keşke' geriye sarma şansımız olsada filmi bir gün(!) daha yaşasak ama dolu dolu idrakine vara vara yaşasak demezmiyiz.. !
Ben bunları düşünmüştüm naçizane karalamamı karalarken. Tabi herkesin yorumuna saygım sonsuz efem :)
Kaplumbağalar da uzun ömürlüdür derler, neye göre uzun nerden bilirler dersen, kelebek ömrü için de kaplumbağa ömrü için de kıstas insan ömrüdür. Bir anket yapsak sanırım çoğunluk kaplumbağa gibi tekdüze uzun bir yaşam yerine kelebek gibi özgür, renkli ve kısa bir yaşamı tercih ederdi. Sonra hiç bir yaşam buna kaplumbağa ve kelebek yaşamı da dahil:) heba edilmiş bir yaşam değildir ama her ölüm erken ölümdür. Sanırımı şiirde anlatılmak istenen de ömrün kısalığı ve bunu kelebek ömrü ile anlatman başarılı bir çalışma. Fakat şiirin birinci bölümü ile ikinci bölümü arasında çelişki var, birinci bölümde evet kelebeğin ömrü kısa derler ama neye göre kıstas nedir? kelebek gibi ömrünü sonuna kadar dolu dolu bir yaşam kısa sayılır mı? bence sayılmaz. İkinci bölümde kelebek gibi uçup giden bir yaşam heba sayılmış buna anlam veremedim. Hangi hayatlar hebadır örneğin yada hangi yaşamlar daha iyidir?
Ölüm,
insanı anılarla
boğuyor.
Hayat
devam ediyor.
Ama
geride kalmak,
batırıp batırıp iğnesini
kaçıyor.
Ve
bir de
hiç açılmayacak olan
kapılar
kapılar
kapılar...
Çalsan
kaçsan,
tesiri yok!
Seda Yıldız
bir çok kişi ve de ben de dahil 60 senelik beyhude geçen bir ömürdense dolu dolu bir günü tercih eder.hem o kadar boşa geçmiş ömrün hesabını vermekte zor bee :)))
Tebrik ediyorum kuzum yazan parnaklarını :)
ve öpüyorum o güzel ince yüreğini. (şimdi ben öptm diye kıskananlar olmasın :PP )
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta