Ne kadar
Nereye kadar
Kiminle
Ne zamana kadar
Verilen acının tarifi yok
Zaten umursayan da
Seni ele sevirem ki...
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir
Devamını Oku
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir
Bulutlar görürüz gökyüzünde, Bazen mavi, bazen gri, bazen kapkara.
Hayallerimizin olduğu zamanlar vardır toz pembe.
Bazen güpe gündüz bir süs çöker, bir rüzgar esmesini bekleriz bulutları dağıtması için, Gönüllerimizdede fırtınalar olur bazen.
Kızarız, sinirimizden güleriz, seviniriz, ağlarız. Yağmuru seyrederiz penceremizden, sancaklardan akan yağmur suyu ile saçlarımızı yıkardık, saçlarımız gürleşsin diye. Babaannem öyle derdi. Yoğurtçunun çıngırak sesini duyunca saate bakardım, ne kadar çabuk 5 oldu diye, çünkü yoğurtçunun geçtiği saatlerde babam işten gelirdi.
Cuma günleri özellikle babamı beklerdim. O mübarek günün gecesinde gelirken francala ekmeği getirirdi. Şimdi neredeyse fırınlardaki
ekmek çeşitlerini beğenmez olduk. Yokluktaki güzellikleri, bollukta bulamaz olmuştuk.
Ben yine penceremden dışarıyı seyrediyordum
yine bulutlar var. Ama bu sefer gökkuşağı gibi rengarenk. Bulutların arasında atlar görüyorum. İyi atlara benziyorlar, üzerinde adamlarda var, hemde çok heybetliler. İyi adamlar iyi atlara binip gittiler diyorlardı.
Yoksa onlar gerimi dönüyorlardı,
Evet onlardı bu gelenler.
ALLAH'A ŞÜKÜRLER OLSUN bugünleride gördük.
İYİ ADAMLAR İYİ ATLARLA GERİ DÖNÜYORLARDI.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta