oldu bittiye gelir sevdalarımız
acılarımızı sindiririz
umutlarımız enzim
zengin hayallerin yoksul dilencisiyiz
iki sevgilinin titreyen elleriyiz
tutuşsun isteriz gecelerimiz
ve yıldızlara siyahlar giyindiririz
hangi kuyruklu yalana
inandırsak kendimizi
hemen onu aşk belleriz
yağmuru bile önemsemeyiz
gözlerimizden bir bulut geçsin yeter
havalanmaya gönüllü uçurtma yüreğimiz
göğsümüze yel değsin yeter
yetmez bir ortaçağın
unutulmuş elçileriyiz
bir şovalyeyi saklamışız içimizin bir yerinde
omzumuza bir kılıç dokunsun yeter
iki sevgilinin titreyen elleriyiz
ne vakit nerde unutsak kendimizi
en nihayet
aşkta buluruz
kayboluruz
kaybolmaya kayıtsız bir tutku duyarız
duyarsız nehirlerde
zehirler içeriz
içimiz dışımız bir olur
dışımız içimizden bi haber
yalanları yakınca
yabancılaşırız
yağmuru bile önemsemeyiz
ıslanırız
sırıl bir sevdaya sarılırız
tutuşacak bir el arar bulamayız
tutuşturur geceleri kuruyamayız
kara kuru yıldızlara dilekler bağlarız
siyah
ve simsiyah
ve katran karası karanlıkları
şovalye ruhlu sabahlara ularız
hiçbir kafiyeye konu olmaz sevdamız
ağır yaralı
yüksek kanamalı
sıfır canlı güneşlerle doğarız
gökyüzü maviymiş inanmayız
gözlerinde görmüşüz maviyi
şimdi hangi maviyi çalsalar yüzümüze
kanmayız
oldu bittiye gelir sevdalarımız
hiçbirşey olmamış olur
olmamış şeyler
nasıl olmuş kabul edilir
anlamayız.
hangi çıtır hayallerin
kirişleri çatırdamış kalbimizde
ve kaç yara açmış
kaç kez ölmüş
kaç kere dirilmemiş
kaç kere mezarsız kahramanı olmuşuz masalların
boş veririz
olmadan bittiye gelir sevdalarımız
gelir gelmez hamlaşır
olgun bir baharı beklemeye koyuluruz
ve gelmez olursun
ellerimiz titrer ölmeyiz
sevgililer nerede
asla bilemeyiz
Kayıt Tarihi : 20.10.2006 00:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!