Sular mı akıyordu, ben mi akıyordum
Bir bilinmezlik denizine doğru yavaş yavaş...
Gâribe, gurbete, yollara sordum
Dediler; sürünmek, işimiz bizim.
Zamanda bir lâhza, sonsuzda bir iz,
Belki de bir zerre bile değiliz.
Hani, bir ağlasa, boğulur beşer
Gözlerde ummandır yaşımız bizim.
Haksızlığa boyun eğmedik işte
Doğruyu aradık, bulduk her işte.
Eğilmiş yerlere, sen hele pişte
Nedenmiş anlarsın, başımız bizim.
Menzile az kaldı, hana az kaldı,
Şimdi de duvarda isim-söz kaldı,
Eller mi? .. Kavuştu, mızrap-saz kaldı
Sılaya mektuptur na'şımız bizim.
Ayrılık pek yaman gelmez hesaba
Sorarlar; şu hırka, senin mi aba?
Merhaba ey yolcu, yolcu merhaba
Selâmdır geçene taşımız bizim.
Kayıt Tarihi : 9.10.2003 18:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sorarlar; şu hırka, senin mi aba?
Merhaba ey yolcu, yolcu merhaba
Selâmdır geçene taşımız bizim.'
Yaban ellerde taslar selam vermiyor ögretmenim. Insanin vataninda olmasi ne güzel! Tasindan topragina selam olsun!
Buralarda sorgu sual de yapilamiyor, ama Yaradan'in sorgusu tecelli eder insallah...
Siirinizin tümünde kendimi buldum. Soran, sorgulayan yüreginiz yasasin.
TÜM YORUMLAR (2)