SORANI Olmadı Şiiri - Yorumlar

Muzaffer Çalışkan
39

ŞİİR


0

TAKİPÇİ




Ramazan geldi gidiyor bileni yok.
Komşuda bir kap yemek geleni yok.
Bu yokluk nerden geldi soranı yok.
Adı Ramazan mı? Şeker mi? soranı olmadı.

Tamamını Oku
  • Halil Şakir Taşçıoğlu
    Halil Şakir Taşçıoğlu 08.10.2008 - 00:09

    Son günlerde ramazan bayramımı,şeker bayramı mı diyerek ortalığı karıştıranlar adını bıraksınlar da,bayramlar bayrama benziyor mu ona baksınlar.Anlamı mükemmel,anlatımına doyum olmayan şiirinizi okuması bir nostaljik zevk ti.Kutluyorum.Tam puan ve de saygılar sunuyorum.....halilşakir

    Cevap Yaz
  • Nurhayat Nalçacı
    Nurhayat Nalçacı 06.10.2008 - 20:08

    ŞEKER TADINDAKİ BAYRAMLARI ARAMADAN ÖZLEMEDEN BİR BAYRAM GEÇİRMEMİZ MÜMKÜN MÜ ARTIK DUYARLI YÜREK! MÜKEMMEL DİZLERİNİZ DUYGU YÜKLÜ TEBRİKLER.

    Cevap Yaz
  • Tayfun Özdüzenciler
    Tayfun Özdüzenciler 05.10.2008 - 18:48

    Yüreğinize sağlık Muzaffer Bey... Gerçekten de eski bayramları özler, arar olduk. Çok güzel ifade etmişsiniz. Yüreğinize ve kaleminize sağlık. Sevgiyle kalın... Saygılar...

    Cevap Yaz
  • Hasan Korkut
    Hasan Korkut 05.10.2008 - 01:26

    TEBRİKLER
    MUZAFFER BEY.
    SELAM VE
    MUHABBETLE...


    Cevap Yaz
  • Hülya Ekmekçi
    Hülya Ekmekçi 04.10.2008 - 22:45

    Bu güzel payla?yma te?ekkürler sn Çaly?kan. ?irin hikaye kysmy da çok çarpycy bir gerçe?i yansytyyor, bayram ama nasyl? ...

    Eme?inize sa?lyk.

    Cevap Yaz
  • Melih Baki
    Melih Baki 04.10.2008 - 18:18

    eski bayramlara götürdü bizi..beğeniyle okudum..tşk.şairim.

    Cevap Yaz
  • Soner Alıç
    Soner Alıç 04.10.2008 - 02:16

    Yüreğinize Sağlık ..

    Cevap Yaz
  • Doğa Deniz
    Doğa Deniz 30.09.2008 - 09:47

    SORANI Olmadı



    Ramazan geldi gidiyor bileni yok.
    Komşuda bir kap yemek geleni yok.
    Bu yokluk nerden geldi soranı yok.
    Adı Ramazan mı? Şeker mi? soranı olmadı.

    Akide şekeri aldım yiyeni yok.
    Büyükleri ziyaret edeni yok.
    Sokaklarda el uzatan dost yok.
    Adı Ramazan mı? Şeker mi? soranı olmadı.

    Çikolata da Akide şekerinin tadı yok.
    Öptüğüm ellerde kınanın kokusu yok.
    Gezdiğim hanelerde yüzü gülenler yok.
    Adı Ramazan mı? Şeker mi? soranı olmadı.


    Ramazan geldi çadırlar bir bir kuruldu.
    Devlet erkânı masalara önceden kuruldu.
    Çorbası, etlisi, sütlüsü, tatlısı birlikte sunuldu.
    Adı Ramazan mı? Şeker mi? soranı olmadı.


    Çocuklara sordum dediler şeker bayramı.
    Öğrenciye memura sordum dokuz gün tatil bayramı.
    Büyüklere sordum dediler Ramazan bayramı.
    Adı Ramazan mı? Şeker mi? soranı olmadı.


    Muzaffer Çalışkan 28/09/2008 saat 18,00


    ***
    Muzaffer Can emeğin yüreğin varolsun . bir dolu şey yazılır az çok yüreğim biliyorsun grupdada değiniyorum zaten ama Gülperisi çok güzel yazmış onuda kutlarım bu kez ben kısa yazdım :) olsun şiirin üzerine bir de bu güzel yorum gelmiş .
    Zaten bilenler de biliyyor da ah birde sesler çıksa artık .
    Bizleri kula kulluk eden gibi gösteren zihniyetlere çok lafım var ya birde .bu konuda gösteriş yapanlara ..
    Geçenlerde tv de izlerken duydum Can izmirde bu yardım işini öyle güzel organize ediyorlamış ki . kim kime ne kadar yardım yaptı olayı yok sadece vali sanırım kmin ihtiyacı var valiye liste birde banka numarası .. Yüz milyonluk yardım buna bile az diyorlar ..
    her ihtiyacı olan diye belirtilen şahısın hesabına kimden gitti kime gitti onu bir yada iki kişi o da görev gereği sorumluluk gereği ne güzel a bence bu yani ..ver millet yemeklik mi alır bayramlık mı çocuğunu sevindirmek için yada o ayın kira elektriğini mi kapatır ..
    gece sahurda Ramazan sohbetlerini de dinliyorum benim Nihat Hatipoğlu hocam var bilmiyorum kimlerden kimgillerden hangi partiden ama yaklaşımı Dinimizi anlatışı herşeyden önce insan konusuna değinişi ve Hz Peygemberimizin ve İslam ailemindeki büyüklerin öyle bir alıntılarını yapıyor ki biz ne yapıyoruz neler kaybetmişiz nasıl bir erozyona sürüklenmişiz bize nasıl yalan yanlış anlatılmış bunlar .
    Peygamberimizin hayatından alacağımız çok kıssadan hisseler var ..hani geceyi beklermiş kimseler görmeden kapılara yardım bırakan Cafer ve diğerleri ..Görünmemek için gün bitimini bekler kapı önüne yardımı bırakır kapıyı çalıp hemen uzaklaşırlarmış ..
    Caferi bile vefat ettikden sonra yadım kesilince anlamışlar düşün yani..
    hani iyilik yap denize at aderler ya .
    bize de iyilik yap gözüne sok ..
    bu arada o sofralar yani iftar çadırları bizlerin bütçesi ile oluşuyor .. Allah Kabul etsin bu söylenmez ama bazıları der ki .. aman da ne güzel başımızdaki garibi doyuruyor sanki cebinden çıktı aslında kendini hafifletmek için birde Dua alıyor adam ya . neyse bu konu hassas ama artık uyanın ey halkım uyanın ..
    derim yine şiirinden yola çıkarak .
    siziler orda hatta bir kanalda gördüm yerlerede açılmış masa değil sanki piknik alanı .. birde kalabalık birde ayakaltı ve nimetler yerlerde ve açız diye sözlerle de olmasa hal ve tavırları ile bağıran insancıklar ..
    birşey demeye gerek var mı daha yazıklar olsun demekden başka maalsef alkışlamıyorum .. keşke gizli olsaydı hatta sanırım bu sende çadırlar o kıymetli amblemini ekleyecekmişde nasılsa olmaz demişler ..
    beyse doluyum bir dolu laf söz var ama .

    Ben senin ve ailenin bayramını bir kez daha kutlar sağlık ve sevgiler dileğimle ..
    yüreğine emeğine sağlık derim Can .
    Öyle veya böyle yinede yüeğinizde Bayram sevinci varolsun buruk sevinçde olsa olsun yeterki bitmesin neyimiz kaldı ki .??
    tam puuan .

    Cevap Yaz
  • Hatice Katran
    Hatice Katran 29.09.2008 - 22:38

    Ramazan geldi, gidiyor,
    ne mutlu değerlendirebilene
    ne mutlu iftarlarla fakirin halini anlayabilene
    ne mutlu nefsini ramazanla dizginleyebilene
    ne mutlu nimetleri verenin değerini bilene


    Ne uyursun ne uyursun,
    Bu uykudan ne bulursun,
    Al aptesti kıl namazı
    Cenneti alayı bulursun.

    On bir diye sevinme
    Teravihten erinme
    İbadetler şükürdür
    Bunu bil ki öğünme

    Rabbimizin nîmeti,
    Ölçülür mü kıymeti?
    Bu ayda müminlere,
    Saçar bolca rahmeti.


    Çatal kaşık elimde,
    Besmele var dilimde,
    Fazla kaşık salladım,
    Bir sızı var kolumda.
    Var hânene selâm et!
    Hâlin olsun selâmet,
    Son günler yaklaştıkça,
    Çoğalır oldu dâvet.

    Ay çıktı lüle lüle,
    Misâfir güle güle,
    Abdest almış geliyor,
    Terini sile sile.

    Hava sıcak terlerim,
    Birçok mâni derlerim,
    Davet verdim bu akşam.
    Sizleri de beklerim.
    Misafirim nazlandı,
    Börek diye sızlandı,
    Bir sini börek yedi,
    Biraz olsun uslan


    Bir Ramazan daha geldi, gidiyor. Vedâlaşmaya az kaldı. Kadir Gecesi ve Bayram.. Bir nefeslik ömür gibi..


    Sorularım var:


    Ramazan'ın rûhuna, mânevî iklimine ne kadar nüfûz edebildik? Ne anladık Ramazan'dan? Ne anlamalıydık? Kendimiz ve ailemiz için ne kadar 'anlamlı' kıldık Ramazan'ı? Nasıl anlamlı kılabilirdik? Ne yaptık kendimize Ramazan ayı boyunca? Neler yapmalıydık? Oruç'un sesini ne kadar işittik? Oruç'un sesini nasıl işitmeliydik?


    Bu ve benzeri soruları, zorlu bir muhasebeyi göze alabilmek için tek tek her Müslüman kendine sormalı, diye düşünüyorum.


    Fert plânında olduğu kadar, toplum plânında da Ramazan bağlamlı sorular sormamız gerekiyor:


    İçinde bulunduğumuz toplum nasıl, ne şekilde karşıladı ve yaşadı Ramazan'ı? Beklenen 'değişim' hayata geçti mi? Oruç'un ve oruçlunun kokusu sokaklara, caddelere yansıdı mı? Yerel ve ulusal ölçekte, bizi yönetenler ne anladılar Ramazan'dan? Bu kutlu ay dolayısıyla sorumlu oldukları toplumu nasıl ve ne şekilde yönlendirdiler? Dînî hassasiyetleri neydi, nasıl tezahür etti, nereye kadardı?

    Yaşadığım şehir, bu yıl da Ramazan'ın gelişiyle bir anda genel bir çehre değişikliğine uğradı. İnsanların bakışı, görüşü, algılayışı, hissedişi, kavrayışı… temel bir değişime sahne oldu. 'Ramazan bereketi' dediğimiz o hâl, toplum olarak hepimize ve hepimizde, içten dışa doğru yansıdı.. Kendimizi mânen ferahlamış hissettik.. Oruçlu olduğumuz süreler içinde, his ve hassasiyetlerimizin inceldiğini, algı dünyamızın keskinleştiğini gördük, yaşadık.. Yarımlaşma çabalarımızın arttığını, birbirimize karşı ödev ve sorumluluklarımızın idrakinde yol aldığımızı izledik. Sahâvet damarlarımızın genişlediğinin farkına vardık. İftarı, sahuru ve teravihiyle bu kutlu ay, coşkulu bir sağanak hâlinde yaşandı/yaşanıyor..

    Pakistan'da on binlerce ölü ve yaralıya mâl olan o elîm deprem felâketi, tüm dünya Müslümanları için, hiç kuşkusuz, bu yılki Ramazan'ın acı bir buruklukla idrak edilmesine yol açtı. Oradaki kardeşlerimizin acısına ortak ve yaralarına melhem olmak babından bizlerin, hepimizin daha fazla yardım yapması gerekiyor. Maddî gücümüzü ve dualarımızı eksik etmeyelim..

    Bir sorum daha olacak; kendim de dahil, hepimize ve herkese:


    Aç-bîilâç, soğuğun ortasında yardım bekleyen Pakistanlı kardeşlerimizin hâli ortadayken, bizim burada, örneğin 'Ramazan şenlikleri' adı altında eğlenmemiz, günümüzü gün etmemiz ne kadar doğrudur? Yerinde midir? Hak mıdır?..

    Sanki geçen seneyi daha dünmüş gibi hatırlamamıza rağmen, su gibi akıp giden günlerin hızına yetişememenin şaşkınlığını yaşıyoruz. Gerçekten çok ama çok hızla geçiyor zaman. Evet hayat böyle bir muamma işte. Bilinen, ömrü olup sağ kalana, aynı hızla bir yenisi geliverecek. Adeta göz açıp kapayana dek..Ben herkese, her şeyin hayırlısını temenni ederken güzellikler getirmesini diliyorum.Gelelim her yıl aynı aylarda, aynı konularda bütünleştiğimiz sorunlara. Tamam Ramazan geldi, ruhumuz şenlendi. Duygularımız yüceldi.Ama paramız büyümedi. İşsizlik çözülmedi. Çarşı – pazar aynı yakıcılığını katlayarak gidiyor.


    Aynı zaman dilimi içinde, yaza veda ettiğimiz Eylül ayıda beraber geldi. Eeeee, hep Eylül ayının dert ayı olduğunu haykırmaz mıydık. Haydi söyleyin, insanlar hangi soruna eğilsin, hangi problemi daha önce çözmeyi düşünsün.? Sade vatandaşı kapıda kokutarak bekleyen, kış var kış. Kış deyip geçmeyelim haaa. Derdi gerçekten büyük.Başta yakacak, ardından giyim, kuşam. Ve tabiatı ile sinir, stres. Sonra hayatının tek manası olan yavrusunun okulu açılıyor. O büyük sorumluluğumu nasıl göz ardı etsin.Bunlar birbirinden ciddi talepler. Hele de cicili bicili okul formaları!! bir çıksınlar ortaya, bak işte görün o zaman. Kaç yavrucak gidemeyecek yine okula.
    Ramazan ayının yardımlaşma zemini yüksek bir hayır, hasenat ayı olduğunu bilen bazı vatandaş, gıda veya nakit anlamında azda olsa yararlanabiliyor çevresinden.
    Ama oda bir beceri be kardeşim.Herkese göre değil. Bu konuda da işi bilecek ve bu işin uzmanı olacaksın. Yoksa sıra sana gelene kadar Ramazan geçer. Yani o güruhun ve o yapının içine girmek kolay değil anlayacağınız. Sadece hayır yapmak isteyen sıcak yürekli insanların seçici davranışı, her ağlayana kanmayışı ve yardım edeceği aileleri kısa bir araştırma sonucu hayrını bağış yapması, azda olsa çözebilir bu işi.
    Ya da, hayırsever kişiler bizim derneğimiz gibi uzun yıllarını yardım çalışmalarıyla geçirmiş ve o kitleyi iyi tanıyıp bilen dernek mensuplarından destek alarak, kişiler hakkında doyurucu bilgi edinme yollarını arayacaklardır.Bu güzel yaklaşımı, dernek aracılığı ile de yapabilme imkanına sahiptirler. Ne mutlu bizlere ki böylesi bütünleşmeleri ve insani duyguları birbirimizle paylaşa biliyor, bazı duygularımız törpülenmiş bile olsa, yüreğimizin derinliklerine gizlenmiş sevgi ve merhamet tomurcuklarını, çiçeğe dönüştürmeyi başarıyoruz.
    Toplumsal sıkıntımız büyük tabiî ki.Hem de çok büyük. Ekonomik anlamda aşılamayan dar bir boğazın içindeyiz adeta. Çözüm bulmak vatandaşı aşan güçlü bir olgu. Bizler, yani sade vatandaş beğense de beğenmese de bulunmuş çözümlerle teselli olmak zorundadır. Yapabileceğimiz bir şey var tabii ki . Düşünmek. Evet düşünmek serbest. Düşüncelerimizi seslendirmediğimiz müddetçe, bol bol düşünebiliriz. Sadece ne düşüneceğin önemli şahsın adına ve moralin adına. Şimdi sizlere “vatandaş başını iki elinin arasına almış, çok güzel şeyler düşünüyor” deseler inanır mısınız Allah aşkına.? Boşuna mı “Düşün, düşün zordur işin” demiş bilenler. Ne yazık ki, bu davranış şekli çok sık ve çok karamsar pozisyonlarla dopdolu çevremizde. Bir dakika ne dediniz, ne dediniz.? Bu duruma bir çözüm mü.?
    Durun biraz da düşünelim . Düşünelim. Düşünelim.


    Feyiz ve bereket ayı olan ramazanın sonunda bayram sevincini doyasıya yaşıyoruz. Gönüllerimiz taptaze bahar rüzgârlarıyla doluyor. Pörsüyen ruhlarımız bayram müjdesiyle diriliyor. Vicdanlar kirli duygulardan arınıyor. Keşke bu güzide ve mübarek zaman diliminde bütün Müslüman milletler ümmet şuuru içerisinde özgürce yaşayabilseler. Iraklı kardeşlerimizin başına akıllı bombalar yağmasa… Filistinliler sürgünlere mahkûm olmasa… Çocukların tatlı uykuları bomba sesleriyle bölünmese… Barut değil, huzur solusa bebeler…


    İslam’ın yanlış tanıtıldığı, Müslümanların sabır ve tahammüllerinin fazlasıyla zorlandığı bu dönemde ne kadar bayram edilirse biz de o kadar yaşıyoruz bayram düşüncelerini. Bayramlarda içimiz gülse de suretimiz kan ağlıyor. Bayramın yankısı cevap bulmuyor gönüllerimizde. Günümüzde atlastan cepkenli yiğit akıncıların ruhu toprağın derinliklerinden ses vermiyor. Eski bayramların tadı hayallerimizi süslüyor. ‘Nerde o eski bayramlar…’ sözü dudaklardan düşmüyor. Ramazanlar ve bayramlar mahzun geldi, mahzun gidiyor. Fakat bizler yine de gelecekten ümitliyiz. Güneş battıysa tasalanmaya gerek yok. Zira güneş doğmak için batar. Bizler o kutlu doğuşun intizarıyla yaşıyoruz. Her şeye rağmen ramazan bayramınız mübarek olsun; şeker bayramı Türk-İslam âlemine hayırlar getirsin.


    YÜREGİNİZ DERT GÖRMESİN TEBRİKLER HARİKA ŞİİR İDİ . + 10 PUAN BENDEN


    Cevap Yaz
  • Pınar Sergül
    Pınar Sergül 29.09.2008 - 22:28

    Ramazan veya şeker hangisini söyleselerde sizin de bayramınız kutlu olsun..Gündemi güzel yakalamışsınız..Tebrikler...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta