Soralım aynaya Şiiri - Mehmet Çoban

Soralım aynaya

Bugün farklı şeylerden söz etmeyi düşledim
Siyasi, ideolojik, tarihi, sosyal konuları iteledim
Bunlardan söz etmemek bir kayıp değildi
Tıpkı yalan rüzgârları dizi gibi,
İzlemeyi bırakmak bir şey fark etmezdi

Her gün aynı şey beyinleri dövüyor
İktidar bir şeyler söylüyor
Muhalefet hop oturup hop kalkıyor
İktidar muhalefete laf atıyor
Muhalefet bir şey varmış gibi dövünüyor
Muhalefetin tek derdi iktidara karşı bir şey söylemek, iktidar ne yaparsa yapsın
Bana öyle geliyor ki, iktidar dese ki, bize kanun teklifi verin çıkaralım
Gerçekten verseler, sonra mecliste onaylansa, muhalefet yine karşı çıkar
Demezler “Yahu biz verdik teklifi, kelimesi bile değiştirilmeden çıktı”
Sürekli tenkit üzerine kurulu muhalefet anlayışla, olur kendi teklifine karşı

Görünen o ki, iktidar partisi, iktidarı bırakma kararı alsa, muhalefet yine karşı çıkacak
Zamansız, gereksiz bir karar diyerek, kendilerini hazırlıksız yakalandık sayacak
Geçmişte olmuştu böyle bir şey, iktidar erken seçime gidince muhalefet deli olmuştu
Seçime gitmekten korkmuştu

Kısacası muhalefet iktidar olmayı bilmiyor
İktidar olursam ne yaparım diye şaşırıyor
İktidar olmamak için her türlü gereksizliği yapıyor

Zaten partilere akılla, mantıkla oy verilmiyor
Takım tutar gibi, atalardan, çevreden etkilenip partiler tutuluyor
Tarihin biriken kinleriyle hareket ediliyor

Aleviler ne olursa olsun “Sünni düşmanlığıyla” muhalefeti destekliyor
Dersimliler ne olursa olsun kendilerini mağaralarda vuranları seviyor

Dindarlar tek parti döneminde yapılanları unutamıyor
Her fırsatta, sol, ateist düşünceleriyle dine saldıranlara karşı çıkıyor

Bu yapılanma kemikleşmiş olarak sürdürülüyor
Hiç kimse gerçekten ben, biz ne yapıyoruz demiyor
Bir kısır döngü ülkenin üzerinde karabulut dönüyor

Böyle bir ortamda siyasetten konuşmanın anlamı yok sanırım
Gündeme medya tarafından sokulan haberlerin değerini anladım

Bizim medyamız çok ilginç, insan seyrettikçe şaşırıyor
Medyacılığın ulaştığı insanlığa görünce hayretler içinde kalıyor

Bir adam yaralı, neredeyse ölüyor
Kameraman çekiyor
Haberci bas, bas bağırıyor
“Gördünüz mü adam nasıl acı çekiyor”
“ Ha şimdi, ha biraz sonra ölecek” diyor
Ardından “nerede bu devlet” diye bağırıyor

Demiyor, bırakayım haberi, kamerayla çekmeyi
Çağırayım ambulansı, gelinceye kadar yardım edeyim, bu en iyisi
Hayır, vallahi gözleri önünde ölse yaralılar kılları kıpırdamayacak
Haber verirken canlı, canlı ölümünü verseler, insanlıkları coşacak
Belki de böyle bir haberi yakaladığı, yaptığı için madalya alacak
Hiç kimse diyemeyecek onlara “Tu. İnsanlığınızdan” utanın
Bir garip böyle dese “özgür medyaya” saldırmış olacak

Şimdi ben diyeyim mi bunlar da, insan, çağdaş, medeni, özgür medya
Adamın ölümünü haber yapıyorlar, helal olsun size, alın bir madalya

Bir ara bir haber seyrediyorum
Karadeniz dağ köylerinden birinin haberini izliyorum
Küçük bir dağ köyünde okul yok, çocuklar daha büyük köye gidiyor
Yol üzerinde bir dere üzerinden iple yapılmış asma köprüden geçiyor
Hani tehlikeli, birkaç ölüm olmuş, haberciler koşmuş haber yapıyor
Çocukları ölen köylüler köy kahvesinde tavla, kâğıt oynuyor
Bizim haberci bas, bas bağırıyor
“Burada her gün çocuk ölüyor, nerede devlet” diyor
Çocukları ölen köylülere, siz elbirliği edip bir şey yapmalısınız demiyor
Köylüler kahvede oyun başında devletten şikâyet ediyor
Kendilerinin keyfi yerinde çocukları tehlike için gelip gidiyor
Biri çıkıp köylülere “toplanalım el birlik güzel bir şey yapalım” demiyor
Medyacı da akıl verip yön vereceğine çığırtkan haber yapıyor
Ama çocuklar yine aynı tehlikeleri yaşamaya devam ediyor
Medyacı, haber yapmanın mutluluğuyla şehrine dönüyor
Köylüler kahvede oyun oynamaya devam ediyor
Yetkililerin ise umurlarında değil, şehirlerde keyif çatıyor

İktidar, muhalefet, medya çıkar çatışmasında bir toplum yetiştirdi
Her şeyi devletinden bekleyen, kılını kıpırdatmayan, müzmin şikâyetçi
Ne yazık ki halk bu hale getirildi

Kendi yağıyla kavrulmayan insan
Kendine sahip çıkmayan toplum

Çıkar çatışmasının ortasında devletler
Eninde sonunda yıkılır giderler

Bence devletini yıkmak isteyen, farklı ideoloji guruplarının işi çok kolay
Biraz sabır edin beyler, bu devlet, bu toplum kendini yıkacak, işte bu olay

Çünkü şikâyetten başka bir şey bilmeyen insan var
Gününü gün edip, büyük, küçük tanımayan, sorumsuz gençlik var
Her şeyini devletten bekleyen, kılını kıpırdatmayan halk var
Birbiriyle çocuklar gibi sokakta, mecliste çatışan yöneticiler var
Haklı haksız birbirin suçlayan, milletvekilleri var
Neredeyse her türlü kanunsuz yapılaşmaya oy için izin veren politikacılar var
Ülkesinin gerçeklerinden habersiz, aldıkları maaşların peşinde bürokratlar var

Böyle bir durumda, ne içeriden, ne dışarıdan düşman arama
Düşman, kendinsin, toplumun, bürokratın, iktidarın, muhalefetin artık bunu anla

Bankalar önüne gelene kredi kartı dağıtıyor
Kredi kartını alan harcamaya koşuyor
Para yok ki, günü gelince ödemiyor
Sonra kredi kartı mağduru sayılıyor
Kim sayıyor?
Medya, muhalefet, iktidar.

Demiyorlar, paran yok niye harcıyorsun?
Demiyorlar, bankaların sorumsuz kredi kartı verilmesi yasaklansın
Sorumsuz kredi kartı veren banka, suçlu sayılsın

Sanki tuzak gibi, bankalar ulu orta kredi kartı dağıtacak
Milletin eline kartı verip harcatacak
Sonra donuna kadar sahip çıkacak

Bazıları böyle bir özgürlüğe demokrasi diyor
Üstüne de cumhuriyet damgası vurup “madein cumhuriyet” diyor

Bu duruma çare bulamaz ülkenin politikacıları
Zira bankalar, cumhuriyet düzeninin dokunulmazları
Yeter ki onlar para kazansın, halk kurbanları
Mağdur olurlarsa devlet tarafından yedeklenir arkaları
Adı banka kurtarma operasyonu olur, gider halkın paraları

Bugün Pazar, keyifli şeyler yazmak gerekli
Ama hava kapalı işte, ülkenin durumu kasvetli
Dinlemek varken, kırık bir sazdan çıkan nağmeleri
Mısraları süslüyor, ülkenin olaysız kelimeleri

Ülkemizde gerçekten hiçbir olay yok bilesiniz
Kapatın televizyonları, okumayın haberleri, hiçbir şey kaybetmezsiniz

Altı ay sonra tekrar açın televizyonu, okuyun gazeteleri
Göreceksiniz aynı film devam ediyor, sanki yalan rüzgârları dizisi

Bence, akılla, mantıkla, iradeyle kapatalım ülke gündemine kendimizi
Baştan aşağıya denetimden geçirelim, kendimizi, ailemizi, ülkemizi
Kararlar verelim, kendimiz için, çocuklarımız için, ülkemiz için bir dizi

- Hiçbir yalanın içinde olmayalım
- Hiçbir yalancının yanında olmayalım
- Yalanlarla kendimizi kandırmayalım
- Söylediğimiz insanlık erdemlerini önce kendimizde arayalım

Belki o zaman bir yerlere varabiliriz
Değilse şimdiden kendimizi kaybetmiş sayabiliriz

Bir zamanlar televizyonda seyrediyordum
Bir haber programı yapan vardı, hatırlıyorum
Bağırıyordu sağa, sola, ileri geri konuşuyordu
Sözleri arasında açıktan hakaretler yağdırıyordu
“Nerede savcılar gelsin beni tutuklasınlar” diyordu
Şimdi cezaevinden “ben ne yaptım” diye haber gönderiyor
Memlekette özgürlüğün olmadığını söylüyor

Özgürlük deyince, önüne geleni eleştirmek olarak anlayanlar
Aklına geldiği gibi konuşup, gerçek dışı karalayanlar
Dillerine egemen olamayıp, hakaretleri bir, bir saydıranlar
Ne zaman anlayacaklar?

Özgürlük önce karşısındakine saygı göstermektir
Çuvaldızı kendine, iğneyi başkasına batırmaktır

Özgürlüğü karşısındakini yok etme anlayışında olanlar
İster laik, çağdaş, modern, ateist, solcu, ister muhafazakâr olsun, özgürlükten ne anlar?

Osmanlı devrinde, Osmanlının kurucusuna, padişahına söz söyleyemezdin
Cumhuriyet döneminde, Cumhuriyetin kurucusuna, cumhurlarına söz söyleyemezsin

Osmanlı döneminde, kurumlarına, askerine, şeriat mahkemelerine söz söyleyemezdin
Cumhuriyet döneminde, kurumlarına, askerine, yargısına söz söyleyemezsin

Osmanlı döneminde ülke, Hanefi, şafi mezhebine göre yönetilirdi
Cumhuriyet döneminde din okulları, diyanet Hanefi şafi mezhebine göre şekillendi
Mustafa Kemal’in kurduğu diyanet laiklik gelse bile değiştirilmedi
Değiştirilememesi de değiştirilemez ilkelerdendi

Osmanlı döneminde, padişahlar çıkarlarına uygun fetvaları şeyhülislamdan alıyordu
Cumhuriyet döneminde devlet ihtiyaç duyduğunda diyanetin görüşüne başvuruyodu

Osmanlı döneminde, devlete, padişaha, paşalara karşı olanlar suçlanıyordu
Cumhuriyet döneminde, devlete, yöneticilere, paşalara karşı olanlar suçlanıyordu

Ne değişti, soralım akla?
Duygusal değil, akılla, mantıkla…

27 Mayıs 1960 darbecileri darbeye karşılar
Ama kendileri ülkede darbe yaptılar

12 Eylül 1980 darbecileri darbeye karşılar
Ama kendileri ülkede darbe yaptılar

Ülkenin solcuları devlet düşmanı
Şeraitçilere karşı devletin yandaşı

Ülkenin şeraitçileri devlet düşmanı
Solculara karşı devletin yandaşı

Demeyin bu durumda kafamız karıştı
Zaten kafalar önceden hep karışıktı

Birileri çıkıp, Atatürkçü ilkelerle tek tip insan yetiştirecek
Buna insan özgürlüğü, çağdaşlık, modernlik diyecek
Şeraitçi ilkelerle tek tip insan yetiştirmeyi eleştirecek

Birileri çıkıp, şeraitçi ilkelerle tek tip insan yetiştirecek
Buna insanın insana özgürlü, hidayet, iman diyecek
Atatürkçü, sol, ateist ilkelerle tek tip insan yetiştirmeyi eleştirecek

Hani eskiden bir reklam vardı
“Aslında yok farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız” diyorlardı

Beyler farkınız ne söyleyin Allah aşkına?
Tek tip insan yetiştirmek insanlık mı, insanlık adına?

Ha diyorsanız biz yaparsak doğrudur, başkalarının ki yanlış
Bilin ki, insanlık adına bu akıl, bu mantık en büyük yanlış

Nerede değişmez, değiştirilemez ilkeler varsa
Orada dogmalar hâkimdir, özgürlük kayıpta
Ülkede cumhuriyet yoktur, istibdat ayakta

Zaten cumhuriyet, demokrasi nedir ki kelimelerden öte
Sen istediğin anlamı yüklersin, inancınla düşüncelerinle

Çıkarına uygunsa, cumhuriyet, demokrasi fazilettir
Çıkarına uymuyorsa, en büyük rezillik, eziyettir

Tek parti, çok parti ne fark ediyor?
Eskiden beri ülke sürekli darbeleniyor
Kimi zaman asker, kimi zaman yargı bunu yapıyor
Çıkarcılar tarafından medya bağırtılıyor
Ve çağdaşlık adına insanlar uyutuluyor
Cumhuriyet, demokrasi diye hayatlar çalınıyor

Anlamadıysak hala, dönelim aynaya
Düşüncelerimizi, yaptıklarımızı soralım aynaya

12.02.2012 – İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 12.2.2012 10:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Muzaffer Kalaba
    Muzaffer Kalaba


    Değerli dost,
    Sevgili şairim.
    Şiirinizi beğeniyle okudum.
    Yüreğinize salık.
    Kaleminiz daim olsun.
    Olsun ki;
    Yolumuza ışık tutsun.
    Kutluyorum+10 puanla
    Selam ve saygılar şairime......


    Cevap Yaz
  • Adem Uysal
    Adem Uysal

    günümüzde cereyan eden olayları daha doğrusu hayatı mercek altına alıp şiirleştiren usta şairi kutluyorum.

    Cevap Yaz
  • İsmail Gürsel
    İsmail Gürsel

    güzel bir çalışma kutlarım... şiir akışı anlatımı hoş ilmek ilmek işlenmiş duygu yuklü mükemmel
    beğeni ile okudum yazan yürek kaleminiz daim olsun
    saygılarımla +10+

    Cevap Yaz
  • Nafi Çelik
    Nafi Çelik

    Sosyal içerikli, anlamlı, etkili ve keyifli bir eser.... Destansı anlatımın içedönük yanında kişisel düşünlerin toplumda var olan düşünlerle hemhal olması işin öbür boyutu...
    Kaanayan toplumsal yaraların, siyasi boyutu kadar şişisel devinimlerimizin ivme tutarlılığı da göz önünde tutulmalıdır, diyor değerli üstadımızı kutluyorum.
    Selam ve saygılarımla.
    Nafi ÇELİK

    Cevap Yaz
  • Özcan Akkuş
    Özcan Akkuş

    Ustalıkla yazılmış bayağı surukleyicive etkileyici bir şiir olmuş yüreğinize sağlık üstadım 10 tam puanla alkışlıyorum saygılar...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

Mehmet Çoban