Soracaksan Beni....?

Soracaksan beni,
Uzun ve sıkıntılı kış gecelerinde, altında sessiz sessiz ağladığım yorganıma sor!
Yolunu gözlemekten yorulan gözlerime, sana sevdalı olan kötülük bilmeyen yüreğime,
Sana güzel görünmek için,önünde defalarca saçlarımı taradığım sırdaşım olan aynaya sor!
Sana olan duygularımı yazdığım, önümdeki karbeyazımsı kağıda,velimdeki kaleme,
Uykusuz geçirdiğim gecelerin sıkıntılarına ve geçmek bilmeyen saatlere sor!

Soracaksan beni,
Ayaz gecelerin sovuğuna, yuvası olmayan, kanatı kırık, özgürlük simgesi olan güvercine sor!
Gökyüzünü süsleyen yıldızlara, yağmurun yağmadığı çatlamış kurumuş topraklara,
Kayaların arasından güveren fidanların güzelliğine, ihtişam ve acaipliğine sor!
Gönülden gönüle giden yollara ve bu yoldaki yolcuların mütevaziliğine,
Ard arda içilen, tavşan kanına benzeyen yorgunluk çayına ve tütünü sert olan sigara dumanına sor!

Soracaksan beni,
Maharetli ellerin nasırına, topukları çatlamış ayakların yorgunluğuna sor!
Kavurucu sıcaklar altında çalışan ırgatın susamışlığına ve yüreğinde yanan hararetine,
Yuvasını çok sağlam yapan, kırlangıcın ustalığına, karıncanın ise çalışkanlığına sor!
Ferhat’ın dağı delmedeki aşk ve şevkine,Kerem’ in ise Aslı için cayır cayır yanmasına,
Dört mevsimin aynı anda yaşandığı mekanların harikuledeliğine sor!

Soracaksan beni,
Çocuklarına helal rızık yedirebilmek için şerefli bir babanın gurbetellerdeki sılasına olan özlemine sor!
Babalarından, hayırlı haberler getiren postacının, parçalanmaya yüz tutmuş kapıyı çalmasına,
Bahçelerde açılan rengarenk güllerin güzelliğine, reyhanın kokusuna, cırcır böceğinin makamlı ötüşüne sor!
Nisan yağmurlarının bereketine, gökkuşağının renklerine ve de toprağın kokusuna,
Bal arısının balını yapmasına, onun mahir işçiliğine, ve balın mükemmelliğine sor!
23/11/2005