Neden sararıp soluyor,
Güllere sor bu sevdayı…
Yazıp çizmek zor oluyor,
Dillere sor bu sevdayı…
Uçup gider söylenen söz,
Özündeki manayı çöz.
Nerde alev? Nerdedir köz?
Küllere sor bu sevdayı…
Söylenmezse söz hesapla,
Karşılaşır ters cevapla.
Nasıl konuşur mızrapla,
Tellere sor bu sevdayı
Gök ağlarsa, coşar çaylar,
Damlalar deryayı boylar.
Anlatamaz günler, aylar
Yıllara sor bu sevdayı…
Kim hasta, kim hasta değil?
Anlamayan usta değil.
Sade eşe, dosta değil
Ellere sor bu sevdayı…
Ömrün yazı, baharıdır,
Kurumayan pınarıdır.
Özü tatlıdır, arıdır,
Ballara sor bu sevdayı…
Ayrılığı külfet bilen,
Bir gülüşü nimet bilen,
Hatır bilen, kıymet bilen
Kullara sor bu sevdayı…
Akıldan fikirden yoksun,
Zanneder ki bu bir oyun.
Nice Kays’ı etti Mecnun
Çöllere sor bu sevdayı…
Aşığa gıdadır umut,
Gidip dala bağlar çaput.
Şarkılardan dilekler tut
Fallara sor bu sevdayı…
Ferhat dağda bentler açmış,
Nesîmi ölümü seçmiş,
Niceleri gelip geçmiş
Yollara sor bu sevdayı…
Ya-sin’lere, Ta-ha’lara,
Ven-Necm’e, Ved-Duha’lara,
Hem MİM’lere, hem HA’lara
DAL’lara sor bu sevdayı…
Osman BULUT
Kayıt Tarihi : 30.3.2009 14:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!