Tasavvuf ince yol, herkes bilemez,
Bu yolun halini geçenlerden sor.
Kur’an ‘ın özünü softa bulamaz
Ak ile karayı seçenlerden sor..
Mevlana şarap der, bu bir mecazdır.
Anlayana vahiy sırdır, icazdır,
Tasavvuf ince yol, herkes bilemez,
Bu yolun halini geçenlerden sor.
Kur’an ‘ın özünü softa bulamaz
Ak ile karayı seçenlerden sor..
Mevlana şarap der, bu bir mecazdır.
Anlayana vahiy sırdır, icazdır,
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Sor Şiiri - Yorumlar
5 Mart 2025 Çarşamba - 04:22:37
Kur’an ‘ın özünü softa bulamaz
Dünyaya gel dedin, bak geldik işte
…efendim bu iki mısra faul durumda. Evet kırmızı bayrak kaldırıyorum. Neymiş efendim “Kur’an ‘ın özünü softa bulamaz” ilahiyat içerisinde, din-diyanet içerisinde, tarikat-tasavvuf içerisinde bulunacaksınız kalkıp bulunduğunuz yere ZIT fikir, söylem, davranış ve tutum sergileyeceksiniz. Aslen sizinle aynı havayı teneffüs edenleri (ki kaldı ki her kes senin gibi düşünmek zorunda da değil, herkes çeşitli nedenlerle okuyamamış cahil kalmış ve fakat hakkı hakikati biliyor ibadetini yapıyor, senin gibi felsefi maskarası değil) İRRİTE etmenin, aşağılamanın anlamı var mı? Bu tür bir tavır hiç size yakışıyor mu?
…diğer bir mısra “Dünyaya gel dedin, bak geldik işte” ya hu hocam Allah’tan kork. “bak” sözcüğü genel olarak DİKTE ETEMEYİ, EMRETMEYİ, TEPEDEN BAKMAYI, YERİNE GÖRE KÜÇÜK GÖRMEYİ amaçlayan bir sözcüktür.
…siz kim oluyor da RABBİNE böyle bir hitapla sesleniyorsunuz. Bunu da mı “şarap” sözcüğü kavilinden açıklayacağız. Olmaz efendim olmaz. Bu düpedüz pervasızlıktır. Bunu öğrenmek için girmişseniz TASAVVUFA vay halinize ve vay sizin eğittiğiniz yavrulara, kısaca bizlere.
…Sanki sıradan biri sizi çağırıyor ama siz büyüklük bende kalsın diye onun ayağına gidiyorsunuz ve tabiî ki büyük olmanızdan mütevelli “HADİ GELDİM SÖYLE NE SÖYLEYECEKSİN” diyen bir tavır sizin bu tavrınız.
…olmaz efendim bu ne “tasavvufta ki ŞARAP ile” ne de “denizkızı şahmeran ile” açıklanamaz. Bu düpedüz saygısızlık içerir.
gelisimizde bir sir var.. nerden geliyoruz.. niye geliyoruz..
gidisimz de sir.. niye gidiyor.. nereye gidiyoruz..
esas itibari ile.. nesir seklin de dahi sorabilecegi bu suali.. mumkun mrtebe.. nazimli yazmiya calismis sairimiz..
bir doktor.. kanser hastasi olamaz diyemiyecegimiz gibi..
bir sair her seyi bilecek diyemeyiz..
toplum olarak beklentimiz.. antenleri.. bilgi felsefesine cevirecek birey saksisin da.. dus dunya icin merak uyanip..
nasil oluyor da oluyora.. yanit aratacak.. dinamigin harekete gecmesini saglamak.. gaye ise.. sair bunu ziyadesi ile yapiyor..
hosnut olmuyan..
sifon cekildikten sonra.. kanala yada denize gitmis ne fark eder desede..
tekrar dirilise inanir zihnin de..
kildan ince.. kilictan keskin kopru gecme icin.. bir bilene danis..
kanal yoluna gitme.. yuksek.. havalarda ve engin ummanlarda yuzebil diyor bence..
hem kandil tutup aydinlatsin..
hem.. yuksel ki yerin bu yer degil.. dunyaya gelme huner degil desin..
hem elden geldigi karimca kararinca nazimli yazsin..
ilmi kimya otu toplasin.. olumsuzluge care bulsun demiye kimsenin hakki yok..
biraz da elde ki ile yetinelim.. kanaatkar olalim.. tevazu gosterelim.. hurmet edelim.. bundan iyi tasavvufmu olur..
siirde sairde degil
her ne ararsin kendinde ara..
gayrisi vesairde degil.. bence.. saygilar..
Gideceğiz yeniden gelmek için
Bazılarımız ebedi yaşamak bazılarımız da...
Değerli hocama,en kalbi duygularımla sevgi ve saygılar sunarım.eyvallah.
valla sizin alernatif secki denli begendigim.. bir tasavvuf sathiye de ben paylasayim da.. umit ederim.. yonetim.. biz burda at kestenesimiyiz.. menude ne varsa o yenecek.. evden beslenme cantasi getirme ne oluyor diye celallenmez umit ederim.. saygilar..
Yeri göğü ins ü cinni yarattın
Sen ey mimar başı eyvancı mısın
Ayı burcu günü çarhı var ettin
Ey mekan sahibi rahşancı mısın
Denizleri yarattın sen kapaksız
Suları yürüttün elsiz ayaksız
Yerleri temelsiz göğü direksiz
Durdurursun acep iskancı mısın
Kullanırsın kanatsızca rüzgarı
Kürekle mi yaptın sen bu dağları
Ne yapıp da öldürürsün sağları
Can verub can alırsın sen cancı mısın
Sekiz cennet yaptın sen Adem içün
Adın büyük bağışla anın suçun
Adem’i çıkardın cennetten niçün
Buğday nene lazım harmancı mısın
Bir iken bin ettin kendi adını
Görmedim senin gibi iş üstadını
Yaşardirsin kurudursun odunu
Sen bahçevan mısın ormancı mısın
Cibril’e perde altından söylerdin
İnub Beytullah’a kendin dinlerdin
Bu ateşi cehennemi neylerdin
Hamamın mı vardır külhancı mısın
Hafaya çekilüb safaya durdun
Aklı ermezlerin aklını urdun
Kıldan ince köprü yaptın da kurdun
Akar suyun mu var bostancı mısın
Bu kışlara bedel bu yazı yaptın
Evvel bahara karşı güzü yaptın
Mizanı iki göz terazi yaptın
Bakkal mısın yoksa dükkancı mısın
Kazanlarda katranların kaynarmış
Yer altında balıkların oynarmış
On bu dünya kadar ejderhan varmış
Şerbet mi satarsın yılancı mısın
Esirci misin koydun cehenneme Arab
Hoca mısın okur yazarsın kitab
Aslın katib midir görürsün hisab
İnkisabın mı var yoksa hancı mısın
Yüzbin tamun olsa korkmam birinden
Rahman ismi nâzil değil mi senden
Gaffâr-uz-zünûbum demedin mi sen
Affet günahımı yalancı mısın
Şanına düşer mi noksan görürsün
Her gönülde oturursun yürürsün
Bunca canı alıp gene verirsin
Götürüp getiren kervancı mısın
Bilirsin ben kulum sen sultanımsın
Kalbde zikrim dilde tercemanımsın
Sen benim canımda can mihmanımsın
Gönlümün yârisin yabancı mısın
Beni delil eyler kendin söylersin
İçinden Azmi’yi pazar eylersin
Yücelerden yüce seyran eylersin
İşin seyran kendin seyrancı mısın..
Azmi.. maalesef antoloji de aradim esamesi yok.. saygilar..
Her yarışın başlama ve bitiş çizgisi vardır ve engeli virajı olur şiir de de engeller virajlar olur lakin son kıtayı sor dersen şarampole yatırmış
Temel de yorum yapmak patente tabii tutulur nesne ise..
her temel atma da..
karadenizde bir yurttastan izin alma gerekir..
her bina yapan kimsenin.. Mimar Sinan dan el alip almadigi sorgulanirdi..
dil milletin ortak mali.. kimse tekwli degil..
elma nevtondan once de dusuyordu..
simdinin torbalari gibi kizlari naylon sozu dedeme ait.. ben kalkio naylon corap giyene giyme diyemem..
Temelde bikaç kondansatörün saniyede birkaç milyon defa dolup boşalması üzerinden yorumlanmış birkaç elektron yekününün bikaç transistör ve birkaçyüzbin elektron tabancası sayesinde foton dalgalarına ( hem madde hem dalga olabilen iki parçacıktan biri olduğundan... ) dönüştürülmesinden sonra havanın içindeki azotun cüzzi kırılmasından geçmesinin ardından gözümüzdeki korneanın saydam ( fotonların kırılmasına engel teşkil etmeyen yapı... ) yüzeyini aşıp, iristeki kaslar yardımıyla şiddeti ayarlanıp ağ tabakadaki foto-reseptörlerdeki kimyasallar ( ışıkla elekrtron koparma olayının sadece bitkilerde fotosentezde değil gözde duyu hücrelerinin aldıkları verinin kimyasallaştırılmasında da kullanılması olayı ) yardımıyla bir akıma dönüştürülmesi ve akabinde sodyum ve potasyum alışverişi ( ikisinin de + yüklü metaller olduğuna dikkat ) sayesinde 1-0lara çevrilip biyolojik bir bitmap resim oluşturulup ardından öğrenilmiş yargı kabiliyeti ( karmaşık ağ içerisinde doğru veri iletimleri 'öğrenilen' düşünce şeklinin oluşturulmuş halidir... ) sayesinde yorumlanıp hipotalamustan yayılmak üzre motor nöronlara yine sodyum ve potasyumla iletilip bunların yanlarına bi de yoldaşlık etsin diye miyelin kılıflar eşliğinde elektrik akımına çevrilmiş halinin beyinciğin ağ yapısı sayesinde ( aynı öğrenilmiş bağlantılar bütünü ) ve omurganın taşıyıcılığı sayesinde ( tabii ) parmaklara iletilmesi ve oradaki serbest sinir uçlarının kaslarda kalsiyum pompasını uyarması bitiminde birkaç demetin birbirine sırayla kenetlenmesi ve iskeleti buna destek 'bilmesi' sayesinde tekrar kondansatörlere iletilmiş bir F kuvvetinin klavye diye tanımladığımız şekil üzerine doğru sırayla aktarılması üzerine içerideki iletkenler üzerinden elektron transferleri ve interruptlarla yine saniyenin milyonda biri düzeydeki zaman aralıkları süresince iletimleri aynı kondansatörler ve FFlar sayesinde tanınıp (!) ardından birkaç voltaj çevrimi akabinde kablolara iletimi ve bu kablolardan aşağıdaki kutulardan fiber kablolara ışık olarak yansıtılması ve bunun kilometrelerce öteye ulaştığında yeniden elektrik akımı ve kondansatörler flip floplar tarafından tutulması ve bunların matrisler halinde tutulması sonucu saklanmasının ardından bizim isteğimiz (!) doğrultusunda flipfloplardaki matrislerden alınma ve aynı yolları izleyerek istekleri karşılaması ve benzer biyolojik yapıların 'öğrenilmiş' ağlarının gerektirdiklerinin yapılması olayıdır sanal alem..
sanal alem banal alem degildir saygular..
Üçüncü kıta, başlı başına bir dörtlük… Şiirde bütünlüğü bozan, yamalık gibi duran... İlk ikisinde hoş bir giriş ve yavaş yavaş açılan konu, işlenemeden kalmış. ..Onur BİLGE
…şiire yönelik bu güzel tespiti çok önemli. Her zaman ilk evvela şiiri okurum, okuduktan sonra kafamda oluşan tutarsızlık ve ya tutarlı yönler var ise not alırım. Sonra yorumlara bir göz atarım, benimle çakışan yorum var mı onu tespit ederim. Varsa paylaşırım. Yoksa ıskalamışlar diye düşünürüm.
…yine aynı minval üzere bir diğer yorumcumuz “mete tek” beyefendi de;
Evet deyelimki bu bir tasavvuf şiiri ama son kıta tasavvufu aşmış. Burdaki ifadenin tasavvufla bir alakası yok, biraz kaba ve küstahça olmuş gibi geliyor bana, Hayırlı günler…Mete Tek
…bizimle aynı fikirde olduğunu bu şekilde beyan etmiş ya da biz onunla aynı fikirde olduğumuzu beyan etmiş oluyoruz.
…kıymetli Vahap bey tespitini somutlaştırmamakla beraber aynı yolun yolcusuyuz niteliğinde ki yorumunu önemsedim.
…Demircan kardeşim ise “GECEKONDU KAFİYE” ye atıf yaptığında muhakkak “NURANİ’nin deyimiyle” şeklinde cümle kurması elzemken bunu her defasında ıskaladığı görülmektedir. Şunu 3 senedir herkes iyi bilir. Arkadaş “GECEKONDU KAFİYE, KASİS DURAK, PLASTİK NAYLON BEBEK İMALATI ŞİİR” sözcükleri bana aittir. Tapusu var mıdır? Vardır arkadaş. İnternet ortamında benden evvel bu sözleri sarf eden birini bulunuz hemen kalemimi kırayım.
…”VITTIRRI-VIZZIK”, “FİLDİRİ-FİŞTEK” sözcükleri Kemel İSPİR’e aittir. Bunlar kullanılmak zorunda kalınır ise muhakkak isme atıf yapılarak kullanılmalıdır. Edebiyatın ETİĞİ bunu gerekli kılar.
…şiirin eleştirisini Allah nasip ederse bir sonraki yorumda paylaşırız.
2. kita 4. dize de.. hayatimizin bir parcasi olan.. soludugumuz .. icin de yasadigimiz.. havanin.. ne olduguna.. bizim bilgimizin yetmiyecegi..
hava olayini bizden daha iyi cozmus.. ondan daha fazla yararlanip ucabilen.. ordek kazdan ogrenmemizin dogru olacagini savunan sairimizin..
birinci kita.. dorduncu dize de ise..
kurani ozunu herkesin.. kavriyamiyacagi..
fiziksel ozellikleri yerli yerin de.. her iki gozu gorup..
ak ile karayi ayirt eder insanlarin.. bu ozu kavriyabilecegi.. fikrini savunmasi..
daha evvel ki tasavvuf siirlerin de rastladigimiz..
her iki gozu ama olsa bile.. isitip dinlesin.. kalp gozu acik ise.. oze vakif olabilir.. tezine tezat gibi gorulebilir..
ancak sairimiz yenilikci bir sair oldugu denli..
ayagi yere basan gercekci bir sair..
denizi balik.. havayi kus.. bilir..
baglamayi eli saglam kimse calar..
ayagi sakat kisi atletizimde baari kaydedemez..
kurani iki gozu goren.. ve kafasi sakat olmuyan kimse yorumlasin.. tezin de israrci olan.. sairimize..
katilmamak mumkun degil..
bu vesile ile de saygilar..
akim ile karayi ayirt edebilmeli kisi bence saygilar..
Evet deyelimki bu bir tasavvuf şiiri ama son kıta tasavvufu aşmış. Burdaki ifadenin tasavvufla bir alakası yok, biraz kaba ve küstahça olmuş gibi geliyor bana, Hayırlı günler
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta