Sonya Şiiri - Atilla Tulgar

Atilla Tulgar
3

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Sonya

Akşam çöküyor.
Sızlayan bir yanım yok.
Dört duvarın en az ikisi mutlu etmeye yetiyor beni.
Kalemim masanın üstünde;
Bütün suçta onun üstünde.
Saçlarını düşünmüyorum.
Gözlerini görmüyorum.
Beni bırakıp gitsen bugün umurumda bile değil…

Sabah oldu.
Nerden bilebilirdim seninle uyandığımı ki?
Güneş aynı güneş,
İnsanlar aynı insanlar,
Hayat aynı hayat,
Değil!
Bu sabah şehir daha aydınlık
Anlam veremiyorum
Masanın üstündeki kalemimi özlediğimi hissettim.
O da beni özledi mi?
Ya duvarlar?
Kim bilir neler diyorlardır şimdi
arkamdan.

Şehirde beni anımsatan bir kargaşa var.
Gittikçe yakınlaşıyorum sana,
Hissedebiliyorum.
Bir adım
Bir adım daha
Sonra bir tane daha.
Duyuyor musun ayak seslerimi?
Tanımıyorum seni.
Tanımaya geliyorum.

Göğe bakıyorum
Sana bakıyorum
Tekrar göğe sonra.
İşte şimdi bittim.

Akşam oldu.
Çok unutuyorum bu aralar
Sanırım hasta oldum.
Neydi onun adı? –Hah! Alzheimer.
Sen daha iyi bilirsin biliyorum.
Kendime kızıyorum kendime
Sana değil kendime.
Neyse boş ver.
Martıları düşünüyorum, ne güzeller dimi?
Ne güzel uçuyorlar.
Ama,
Ama burada martılar yok ki.
Martılar, şerefsiz martılar
Burada yoklar…
Saat üç ve ben uyuyorum,
Sabah oldu olacak.

Günaydın.
Gün, aydın ve aydınlık.
Ne giysem bugün?
Ne yapsam? Tanrım.
Hemen hazırlanmalıyım.
Dört saniyem var.
Seni göreceğim. Seni, gördüm çünkü.
Gözlerim kıpkırmızı,
Dilimde hovarda bir şarkı,
Kime sorarsan sor anlatır beni.
Söz müzik bana ait.
Kalemimde bana ait.

Dört gün geçti
Ben hala konuşmuyorum duvarlarla.
Ellerini tutmanın hayali diye bir şey var bu dünyada.
Sen bilir misin onu?
Ben biliyorum.
Sen bilmiyorsun!
Öğren ama... Hayalin bile güzel.

Bugün sabah olmadı.
Ben yine aynı saatte çıktım evden.
Ama güneş doğmadı bu kez.
Martılar?
Martılar?
Martılar zaten yoktu tamam ama bir şey eksik.
Hah! Ellerini tutacağım gün bugün.
Dün koluma girmiştin. ben uyuyamamıştım.
Bugün elimi tutacaksın,
Ya Allah Bismillah!

Mantıksız cümleler var bu ara dilimde.
Mesela çok taktım bu aralar;
Notaların neden borsası yok diye.
Ne güzel olmaz mı?
‘’Do’’ düşse, ‘’re’’ yükselse,
Biz her şeyimizi ‘’sol’’e yatırsak
Ya da
Biz her şeyimizi sola yatırsak.

Kalemimi özledim.
Adi, kumpasçı kalemimi.
Birde şerefsiz Martıları.
Ellerini tuttuğumda kalemimi almış götürüyordu martılar.
Bir cigara yaktım,
Homurdandım fütursuzca.
Sonra dilime dolandı işte
Çalın davulları.

Doktora gittim bugün
Hastaymışım Sonya
Ama ne hastası olduğumu unuttum.
Ne hastasıyım ben Sonya?
Sen kimsin?
Martıları hatırlar gibiyim.
Şerefsiz Martıları.
Hatırlar gibiyim.
Ellerini.

Dostlar soruyor neden gülüyorsun diye,
Seni diyecek oluyorum.
Diyemiyorum.
Sen kimsin Sonya?
Ellerinde ne var?
Bugün bahçemdeki ağaç çiçeğe durmuş,
Benim hala ellerim titriyor.
Soğuk terliyorum bu gece.
Bir bu eksikti! Ateşler içinde yanıyorum.
Ah Sonya…
Ne güzel incecik belini sarmak.
Ne güzel…

Bu sabah ağrım var,
Birazda sızı.
Ya seversem seni?
Ya üzersen beni?
Ya sana varamadan düşersem?
Demeye kalmadı,
Sevdim seni.

Uzun zaman oldu.
bu gece kağıdı kalemi elime aldım.
Duvarları çürümeye yüz tutmuş odamın köşesindeki eski koltuğuma kuruldum.
Hani şu sallananlardan.
Bir an sen geldin aklıma.
Sadece bir an.
Yemin ederim
Sabah oldu.
Kağıdımla aramda bir fark var.
O hala boş;
Ben seninle doluyorum.

Demişken,
Sana duvarlardan bahsedeyim biraz.
Duvarlarımın sıvası yok;
Ben kendimi senle sıvadım.
Onlar tek renk;
Ben kendimi senle boyuyorum.
Onlar dört tane;
Ben hiç yokum.
Sana kaçırdım kendimi.
Onlar soğuk, buz gibi;
Ben seninle ısındım. Yanıyorum!

Sonya
Son günlere yaklaştık,
Ah! Ne güzeldi Gözlerinle sevişmek.
Ellerine dokunmak.
Dokunmak,
Dokunmak.
Toprağa basmak gibi,
Aç bir çocuğun karnını doyurmak gibi,
Göğe bakma gibi,
Huzurlu.

Sonya, bugün oldu.
Kesin kanaatim artık,
Yapay bir hastalığa yakalanmışım.
Sana muhtacım anlayacağın.
Gidersen git ya,
Defol git!!
Saçlarını… düşünüyorum.
Gözlerini… görüyorum.
Gidersen de çok umrumda artık.
Ah sonya
Ne güzeldi Gözlerinle sevişmek
Ellerine dokunmak.

Bugün son gün Sonya,
Ya gir bu kapıdan ya da kapat dışardan.
Hastayım biliyorsun.
Ve sana muhtaç.
Ya gel, iyi olayım,
Ya git, huzur içinde öleyim.
Kalemimi de zaten martılar kaçırdı;
Şerefsiz martılar.

Adını saklıyorum Sonya,
Martılardan.
Adını sayıklıyorum.

Gidersen de kalırsan da bana bir cümle bırakacaksın.
Ne ellerin kalacak…
Ne kokun…
Ne gözlerin…
Tek bir cümle kalacak bana,
Tek bir cümle
Tekbir getirir gibi...
Seni seviyorum…
Seni seviyorum…
Seni seviyorum...

Atilla Tulgar
Kayıt Tarihi : 1.5.2020 22:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Atilla Tulgar