Sonuna kadar Şiiri - Mehmet Çoban

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Sonuna kadar

Bugün Pazar, evde dinleniyorum
Hava güzel aslında, kırlara gider dolaşabilirdim
Ama ben kırlarda dolaşma yerine mısralarda dolaşmayı yeğledim
Bilgisayar başına oturup, bir sayfa açtığımda ne yazacağımı bilmiyordum

Ya bismillah, bakalım mısralar beni nereye götürecek, neler söyletecek?
Toplumun gündeminde çok şey var, seçim bitinceye kadar kafalar dövülecek?
Peki, seçimden sonra ne değişecek?
Aslında hiç kimse bir şeylerin değişeceğine inanmıyor
Ama nedense herkes inanmış gibi görünüyor
Benim anlamakta güçlük çektiğim şey, insanların kendi yalanlarına inanması
Halk dedikleri insanların kandırılabileceğine inanmak günümüzün insanlığı
İşin garibi, halkçı olduğunu söyleyen partiler halktan iktidar oyu alamıyorlar
Tabi nasıl bir halkçılık yapıyorlar da alamıyorlar bunu da tartışmıyorlar
Halktan habersiz mi, yoksa etrafındaki insanları halk sayıp diğerlerini mi saymıyorlar?
Bu hiç bilinmiyor, ne yazık ki ne kendileri ne de başkaları bunu sormuyor

Gelmek bilmeyen bahar, yağmurlarıyla can yakıyor
Karabulutlar, aydın günde yağan dolular, ocakları söndürüyor
Seçim meydanları, siyasetçilerin salvolarıyla dövülüyor
Benim aklıma gelenler ise, aklımı dövündürüyor

Takım tutar gibi parti tutan toplumsal yapılarda
Kimsenin birbirini doğru dürüst dinlemediği zamanlarda
Kalıplaşmış, monotonlaşmış verilen oylarda
Basının kendine göre olayları yorumlamasında
Anket yapan kuruluşların yönlendirdiği şartlandırmalarda

Gerçek ortaya çıkabilir mi?
Seçimler meşruiyet kazanabilir mi?

Bu toplumun hâkimleri, avukatları, siyasetçileri, bilim adamları bile
Anayasayı, yasaları tam bilmediği, konuşurken anlaşamadıkları gerçeğinde
Halka onaylatılan, meydanlarda konuşulan, televizyonlarda tartışılan
Ama görünen gerçekte, hiç kimsenin doğru anlamayarak karşısındakini yalanlayan
Konuşmalardan, meclisten, halk nezdinde ki oylamalardan gerçek çıkar mı?
Toplum tepesinde oynanan bu oyunlar karşısında, gerçekleri anlar mı?

Bu ülkede, tek parti döneminde yargıçlar, avukatlar, yönetime bir şey diyememiş
Darbelerde, yargıçlar, avukatlar, bilim adamları, fikir adamları ne oluyor diyememiş
Ama her biri normal zamanlarda, haktan, hukuktan, adaletten söz etmiş
Askerler düdük çaldığında, kim karşı çıkmış, kimler bir şey diyebilmiş?

Diyorlar ki, anayasada kuvvetler ayrılığı var
Kuvvetler ayrılığında hiç kimse, ülkeye tek başına iktidar olamaz diyorlar
Her şey kuvvetler ayrılığında adaletle tespit edilmiştir diye yazıyorlar,
Normal zamanlarda siyasetçiler, hukukçular, bilim adamları böyle diyor
Özgür kalemşorlar, yazarlar, çizerler böyle diyor
Peki, askerler düdük çaldığında ne diyorlar?
Gören var mı, yaşayan var mı, ne dediklerini?
Vallahi ben, tek parti dönemini değil ama yaşadım darbe dönemlerini
Normal zamanlarda ortalıkta bangır bangır bağıranlar
Gazeteler, basın, yazarlar, hukukçular, ortadan kayboldular
Ortalıkta bir alkış, bir yağ çekme vardı ki sormayın, hep memnun, hep mesuttular

Kim diyebildi ki askerlere, siz yasama, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığında yoksunuz?
Ne hakla düdük çalıp, bütün kuvvetlerin tepesine biniyorsunuz?

Güya yasama özgür, düdükle hapsedildiler
Güya yargı özgür, düdüğe bir şey diyemediler
Güya yürütme özgür, biz anayasadan hak aldık sizin amiriniz diyemediler

Ben 1951 doğumluyum, bu ülkenin tek gerçeği askerler ülkeye hâkimdir
Özünü, tezini, gerçeğini, altmış yaşımda üç düdük yaşatarak bana gösterdiler

Peki, askerlerin düdüklerine göre hareket eden bir düzene ne denecek?
Cumhuriyet mi, demokrasi mi, ne denecek?

Ben bilmiyorum
Kafamdaki bütün kavramları siliyorum

Bu aralar sivil anayasa tartışması var
Askerlerin ses çıkarmasına göre yön alan yasalaşmalarda ne olur sivil anayasalar?

Seçimden sonra iktidar sivil anayasa yapacağım diyecek
Basın hemen askerlere gidecek
Siz ne diyorsunuz bu konuda diyecek
Onlarda kırmızıçizgilerini belirleyecek
Peki, kırmızıçizgiler silahlarla çizilirse sivil anayasa olur mu?
Hangi sivil, askerlere hadi oradan başlarım kırmızıçizgilerinize diyecek?
Peki, ülkenin kırmızıçizgilerini halk mı belirledi?
Yoksa Ankara’daki bir avuç asker mi?
Veya ülkeye akıl veren Avrupa ülkeleri mi?
Bu sorulara doğru cevap verilmediğinde sivil anayasa olmaz gibi geliyor
Öyle geliyor ki, bu tür sorular sorulmaz, sordurulmaz gibi geliyor

Seçimden sonra sivil anayasa tartışmaları başlayacak
Muhalefet hop oturup, hop kalkacak
İktidara parti kapatma davası açılma şansı aranacak
Medya yoluyla çıkarlarını korumaya çalışanlar basını öne çıkaracak
Medyanın yazarları, çizerleri, habercileri askere koşacak
Asker ülkenin tek hâkimi biziz edasıyla kırmızıçizgilerini açıklayacak
Açıklamaya göre Anayasa mahkemesi başsavcısı çalışmaya başlayacak
Askerler sivil anayasadan yana tavır sergilerse, herkes susacak
Bu şartlarda konuşulanlardan, çalışmalardan ortaya çıkan sivil anayasa olacak
Böylece askerin susmasına, konuşmasına göre işler sonuçlanacak
Aklıma mukayyet olmak istiyorum, ama biliyorum aklım uçacak

Bence en önemli soru, sivil anayasa istekleri, toplumdan mı kaynaklanıyor?
Yoksa ülkemiz üzerinde emelleri olan Amerika tarafından mı isteniyor?

Kanımca, bu ülkenin yüzde doksanının anayasadan haberi bile yoktur
Kimse, anayasayı okumamış, anayasanın ne olduğundan haberi yoktur
Birisi çıksa anket yapsa, anayasal haklarınız nedir diye kim bilir ki?
Sakın televizyonlarda tartışanları biliyor sanmayın, onlar siyasal düşüncelerini tartışıyorlar
İktidarsa iktidara göre, muhalefetse muhalefete göre fikir yürütüyorlar
Kendi siyasal görüşlerine, inançlarına anayasa diyorlar
Anayasa ne yazarsa yazsın, her kes durumuna göre siyasi düşüncelerini anlatıyorlar
Anayasa falan hikâye, kimse anayasayı takmıyor
Çıkar çevreleri, hep kavramları çıkarlarına kullanıyor

Gördüğüm tek gerçek, hiçbir düşünce özgürlükçü değil, hepsi dayatmacı
Kimi, Kemalizm’in arkasına sığınmış çıkarlarını dayatıyor
Kimi, dine, geleneklere sığınmış çıkarlarını dayatıyor
Kimi, ırkçılık yaparak çıkarlarını dayatıyor
Kimi, tamamıyla çıkarlarını öne çıkarıp dayatıyor
Kimi de, eskiden kalmış dinozor gibi, ideolojik kavga veriyor
İdeolojik kavga verenler bu ülkede tutulmuyor
İşte, dincisi, komünisti, solcusu, ırkçısı, hep tepki görüyor
Onlarda işi, anarşiye sürükleyerek, bizde varız diyor

Hele garip bir laiklik anlayışı var ülkemizde
Ülke laik ama ülkenin yasalara bağlı diyaneti okulları var din üzerine
Uygulamalarında Hanefi ve şafi mezhebini daha çok öne çıkarıyor
Diğer dinsel kuruluşlara, kurumlara yer vermiyor
Hemen her siyasetçi, dinsizi, laiki, muhafazakârı siyaset meydanında dini alet ediyor
Maşallah hiç kimse ses çıkarmıyor?
Üç kuruş menfaat için, oy için, kimi türbana, kimi çarşafa dolanıyor
Savcılar ise, sus pus seyrediyor
Ama ne zaman birilerinin çıkarına dokunursa
Medya, kurumlar şeriat geliyor diye bağırıyor
Laikliği siyasetlerine alet edenler değil üç beş gariban içeri tıkılıyor
Bir komedi dünyası işte, birileri davul çalıyor, birileri oynuyor

Benim ülkemin insanları lider sevdalısıdır
Halk hikâyelerine bakınız, masallara, öne çıkan kahramanlardır
Zalimler halka kan kustururlar,
Milletin köyünü, kasabasını, şehrini basarlar
Halk suskun puskun, zulüm altında inim inim inler
Bir kahraman çıkar hepsini kurtarır
Kahraman çıkmazsa, halkın durumu perişandır
Yıllarca kahramansız yaşayan kahraman toplum esaret altındadır
Sen bakma “bir Türk dünyaya bedeldir” denilen söze
Kahramanı olmayan Türk toplumu karışıklıktan çıkmaz düze

Onun için ülkenin partilerinde lider hâkimiyeti vardır
Yumrukla tepeden vuran insanlara halkın sempatisi vardır

Şimdi şöyle bir şey desek, bakınız ne olur?
Bir lider çıkıp dese ki, ülkenin menfaatleri için politikam bundan böyle budur
Benim partimden başka partileri kapatacağım
Medyayı, televizyonları basacağım
Ne yazacaklarını, ne söyleyeceklerini sorgulayacağım
Karşı çıkanları özel kurtuluş mahkemeleri kurarak yargılayacağım

Seçimlerde, benim atadığım adaylar seçilecek
Yasalarımı kabul etmeyenlerin kellesi gidecek

Söyleyin cumhuriyette, demokraside böyle olur mu?
Bugün hep birlikte ses yükselir olmaz böyle şey derler

Ama vallahi biri çıksın böyle yapsın
Ölümünden sonra kahraman ilan edilir, heykelleri dikilir bu memlekette
Hatta ülkenin, yeni kurucusu, banisi ilan edilir, geleceğe
Düşünceleri, ilkeleri, değişmez, değiştirilmez ilan edilir
Kabul etmeyenler ise ülkeye ihanet etmiş kabul edilir

Sosyolojik esaslara göre, toplumun çoğunluğu sever demir yumruk liderleri
Sadece bizim ülkemizde değil, dünyadaki bütün ülkelerde bu böyle değil mi?
İster solcu, ister sağcı, ister dindar, ister ırkçı, ister laik, ister dinci bakınız hepsine
Kahraman diye bildikleri insanlara, liderlere
Demir yumruktur onlar, işin gerçeğinde

Ama bir şey var
Demir yumruk liderler bizden yana ise kahramanımızdır
Bizden yana değilse, halimiz eyvahtır

Bugün demokratlığı, solculuğu, özgürlüğü öne çıkaran Kemalistlere bakınız
Kimi en çok seviyorlar, cumhuriyet tarihine bakınız
Sevdikleri devirde, sol yasaktır, partiler yasaktır, özgürlükler yasaktır
Bunları anlayabilmek zordur, anlamaya çalışmaksa yasaktır
Solcu solu yasaklayanı, solun yasakladığı devri kutsarsa
Özgürlükten söz edenler, partilerin yasaklandığı devri kutsarsa
Artık düşüncelerin, kavramların çivisi çıkmış demektir
En iyisi bunları düşünmemek, dile getirmemektir

Mısralara içimi boşaltırken, dışarıda hava çok güzeldi
Akşam güneşi batarken, hava serin, dışarısı neşeliydi
Sıkıldım düşüncelerimden, sormaktan sorgulamaktan
Ömür dayanmış altmış yaşına, bundan sonra ne olacak ki?
Bir yalan dünyası, yalan rüzgârları dizisinden daha iyi
Düşünceler ikiyüzlü, riyakâr, yaşam çıkar kavgalarının merkezi
Peki, ben riyakâr olmak istemiyorsam ne yapmalıyım ki?

Her yapılan yanlışa, hataya, var insanların bir mazereti
Efendim o günün şartları öyleydi,,
Ne güzel değil mi?

Zorbalık yaptık, şartlar gereği
Baskılar kurduk, şartlar gereği
Düşünceleri yasakladık, şartlar gereği
Partileri kapattık, şartlar gereği

Peki, şartları kim oluşturdu?
Ben mi, sen mi, biz mi, siz mi?

Biliyorum okuyanın kafasını şişirdim
Sonuna kadar okuyabiline teşekkür ettim
Benden bu kadar gerisini siz düşünün derim

16.05.2011 - İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 16.5.2011 05:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hayrettin Güven
    Hayrettin Güven

    memet abiyazdıkalrınan katılıyorum artık güzdüz fener yakıp insan aramaya koyulan yüreklere allah yardım etsin derim

    Cevap Yaz
  • Muhiddin Ateş
    Muhiddin Ateş

    Güzel bir paylaşım teşekkür ederim

    Cevap Yaz
  • Özcan Akkuş
    Özcan Akkuş

    Yüeğinize kaleminize sağlık üstadım
    Ne kadar uzun olsada okutuyor kendini.
    Selam ve saygılar...

    Cevap Yaz
  • Hasan Karahisar
    Hasan Karahisar

    tebrikler usta duygu ve fikir yogunlugu insana yazma sikintisi cektirmiyor....degilmi....

    Cevap Yaz
  • Namık Cem
    Namık Cem

    uzunca bir memleketin hazin öyküsü..
    kutlarım
    namık cem

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

Mehmet Çoban