Gözlerim sonsuzluğa takıldı yine,
Bedenim dört duvar arasında,
Ruhum benliğimde hapis!
Penceremin önünden uçup giden serçe kuşu kadar özgürce yaşamak istıyorum hayatı…
Ve alabildiğine yükselmek, gökyüzüne doğru…
Yine daldım uzaklara...
Osman Bey, at üstünde koşturuyor dolu dizgin.
Ardında yalın kılıç alperenler…
Osmanlı’ya beşik olmuş bu beldede,
Hiçliğimin acısını yaşıyorum,
Süzülüyor gözlerimden yaş,
Akan yaşlar Sakarya, Dicle, Fırat oluyor..
Sonra düğümleniyor boğazımda gerçekler..
Penceremden KENT ORMANI’na çıkan yokuşu tırmanıyorum,
Zirvede, nazlı bayrağımın, şanlı gölgesinde mola veriyorum.
Ovaya kurulmuş Türkmen Çadırları’na takılıyor gözlerim.
Osman Bey’in buyruğu kulağıma kadar geliyor..
Öteleri işaret ediyor eliyle,
Belki de yaşadığımız asrı,
Kimbilir!
Abdestsiz üzerine basılmamış bu vatan toprakları,
Çaresizliğine, ezilmişliğine ağlıyor şimdi
Şehvetin ayak sesleri geliyor gerilerden.
Sonra orman dile geliyor birden:
“-Ağaçların dili olsaydı da konuşsaydı! ” diyor,
Ben anlıyor, ağlıyor ve susuyorum…
“Bir milleti nasıl yok ettiler? ” diyorum, kendi kendime
Kent Ormanı’nın zirvesinde, bayrağımın gölgesindeyim hâlâ..
Ovalardaki Türkmen Çadırları’na inat,
Alabildiğine gökyüzüne baş kaldırmış beton binalara takılıyor gözlerim.
Bir soğukluk var bu yapılarda, anlatamadığım…
Dönüp bir çadırlara bakıyorum, birde soğuk taş binalara..
Birinde mutluluk ve sükun, diğerinde başkaldırı ve zulüm…
Yine süzülüyor gözyaşlarım kirpiklerimden, bir kez daha,
Bu kez çaresizliğime ağlıyorum.
Penceremin önünden beni selamlayarak uçan güvercinin,
Kanat sesiyle dönüyorum odama,
Sessizce uzaklaşıyor Osman Gazi,
Alperenleriyle…
Birer birer toplanıyor ovalardaki Türkmen Çadırları,
Başları yazmalı, edep timsali sülün gibi kızlar,
Ve gökçek yüzlü, Oğuz soylu, yiğit delikanlılar,
Birer birer geçiyorlar gözlerimin önünden.
Hiçbiriyle gözlerimiz buluşmuyor, bakmıyorlar bana…
Sonsuzluğa uğurluyorum onları,
“Gittiğiniz o yollardan bende geleceğim, BEKLEYİN! ” diyorum,
Ama durmuyor, yürüyor, yürüyorlar…
Yine soğuk taş duvarlarlar,
Ve ben yine dört duvar arasında sonsuzluğu yaşıyorum…
Meral
30.05.2009
Kayıt Tarihi : 23.10.2015 23:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Odamda pencereye karşı ders çalışırken bir serçe kuşunun gelip penceremin kemarına konmasıyla gözlerim ufka takıldı. Sonrasında hayaller...hayaller..hayaller.. Mazemesi GERÇEK olan hayaller...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!