'Değer mi'' diyorlar böylesi bir aşka, sevdaya...
Ağlamaktan sakladığım gözyaşlarım geliyor aklıma
Kendimi ayakta tutamadığım saatlerde,
Ve seni düşünürken otobüs duraklarında...
Utanmıyorum artık hergün ağlamaktan!
Sana olan aşkımı doyasıya yaşayamadan.
Senin düşünürken yolların ortasında,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Erhan bütün şiirlerini aldım yavaş yavaş sindirerek okuyacağım bu şiirinde çok güzel mesajı olan bir çalışma kutluyorum
müzeyyen başkır
İsmini yazmışken bütün şiirlerime,
Resmini yapmışken gözbebeklerime,
Aşkını gömmüşken yaralı yüreğime,
Bir ömür değil, bin ömür geçse de,
Ve sevdan yakıp bedenimi küle çevirse de,
Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim!
İnan bana cançiçeğim inan!
Seni ölünceye kadar değil,
Sonsuza kadar SEVECEĞİM! ..
Tebrikler
güzel bir sevda şiiri okudum yine...
Kalemine sağlık ERHAN.
*Sonsuza Uzanan Aşk*
'Değer mi'' diyorlar böylesi bir aşka, sevdaya...
Ağlamaktan sakladığım gözyaşlarım geliyor aklıma
Kendimi ayakta tutamadığım saatlerde,
Ve seni düşünürken otobüs duraklarında...
Utanmıyorum artık hergün ağlamaktan!
Sana olan aşkımı doyasıya yaşayamadan.
Senin düşünürken yolların ortasında,
Uğruna canımı bile hiçe saymaktan utanmıyorum artık!
İnan ki ışıkgözlüm...
Hiçbir şeyin, seni düşünmek kadar güzel olduğunu düşünmedim.
Hiçbir şeyin, seni sevmek kadar güzel olduğunu farketmedim.
Hayatı bile önemsemedim seni önemsediğim kadar.
Ve hiçbir şey için de ağlamadım bu kadar.
Yalnız senin için, hep senin için, sen herşeyim olduğun için
Ağladım bu kadar...
İnan... inan,
Yüreğimde bir orman yangını gibi
Yakıyor beni sevdan...
Yoruldum diyemem artık
Çünkü aşkınla savaşıyorum.
Seni yaşamak için değil, yaşatmak için yaşıyorum.
Seni sevmek için ve sevebilmek için övünüyorum.
Çünkü seni tahmin edemediğin kadar
Çok ve de çok seviyorum...
Hani ağlamaktan sakladığım gözyaşlarım vardı ya,
Seni düşünmek uğruna canımı bile hiçe saydığımda.
İşte şimdi haykırıyorum dağlara taşlara...
Ağlamak, düşünmek, ölmek bile fayda etmiyor artık!
Çünkü seni sevebilmek için zaman yeterli olmuyor.
Hayat insafsız, ömür yeterli olmuyor.
Yaşam acımasız, o da çok katı ne yazık.
Oysa koklamalıyım tenini karanlığa varmadan,
Okşamalıydım saçlarını, saçların ki,
Bir serap nehrinde sonuza dek uzanan...
Ve ölesiye sevmeliyim artık seni gün ışımadan.
İnan bitanem inan!
İsmini yazmışken bütün şiirlerime,
Resmini yapmışken gözbebeklerime,
Aşkını gömmüşken yaralı yüreğime,
Bir ömür değil, bin ömür geçse de,
Ve sevdan yakıp bedenimi küle çevirse de,
Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim!
İnan bana cançiçeğim inan!
Seni ölünceye kadar değil,
Sonsuza kadar SEVECEĞİM! ..
TEBRİKLER EFENDİM.............
Aşkı, sevgiyi, yalnızlığı,karamsarlığı ve özlemi anlatan dolu dolu bir aşk hikayesi ... dilerim kavuşursunuz....
BU ÇOK KARAMSAR BİR ŞİİR YA...
AMA ŞİİR OLARAK ÇOK HOŞ...
DİLERİM AŞKLAR HEP BÖYLE EBEDİ OLUR...
erhan ben hamdi hülyayla beraber kartalda nöbetteyiz şiirlerini okuduk çok hoşumuza gitti.başarılarının devamını dileriz... kitap haline gelmesi dileğiyle şimdilik hoşçakalın..
insanın sevdiğinin verdiği acı bile tatlı geliyor insana
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta