en derin kuyudan çekip çıkarılan bir suydu kurulan her düş
hayal ışıkları kadar pak ve berraktı geride bıraktığı aska benzeyen gülüş...
şimdi yıkık viyadükleri köprü sanıp altından geçiyorsun
kelepir bir rüzgar gibi,
ruhun enginliğinden kopup gelen
tüm şiirler de rezil oldu ardından
bağrımdaki rüzgarlarının beni incitmesi bundandır,
isyanımı sorgulamadan.
kırık şarkıları din sayıp bir sakat ayinde tanrılarına kurban etmeni anlarım
güneşin sarısına benzeyen bir aşkın yüzüne kara çalman sonsuz bir hesaplaşma
bağrımdaki ateşinle geçmişin katiliğini kara rütbesiyle taşıdığım için yanarım.
kurduğumuz düşlerin takadını kırdın,
yalnızlık tadını veriyor şu sıralar
cesaretimin failisin yalın ayak dolaşıp iz bırakarak
zamana gömülüyüz ya,zaman isyan halimizle döner
hüzün fışkıran bir soyun telaşına
ince ve keskin bir soğuk gibi sırıtarak.
hani uzun gecelerde
suya,karanlığa ve ateşe misafir olunmaz derdik,
oysa su,karanlık ve ateş ne çok da dostmuş boş bıraktığın yerlere
su hüznümün bir ıspatı gibi dökülür,karanlık düş aybımı örter
beni içine attığın cehennemdir,
bunları resmetmişim izlerinin uğuldadığı yerlere.
oysa derin bir uykudaydım,yolcuydum kendini hatırlatana kadar
bağrım yanmaya alışmış,şiirlerim sancılı ama sensizlik sırıtmazdı
yeryüzü kalabalığının çehresi taşığım yaralı aşkıma dar olmazdı.
en uzak bulutlardan çalınmış yağmur damlalarıydı yaslandığım düşler
ayın mehtabı kadar pak ve berraktı geride bıraktığın sahipsiz izdüşümler
Kayıt Tarihi : 11.10.2010 03:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)