gündüzleri çocuklara gülmeyi öğretip geceleri ağlayan o uzak kadına, Mihriye'ye...
Ergen zamanların gökyüzünde yaşadım her şeyi.
Gerisi cehennem biliyorsunuz.
Siz, yaşarken henüz
Ben, sancılar yüklüyordum
Annemin talihsiz gövdesine.
Emeklerken sizin yadigâr acılarınızı
Uzak değildi bakışlarım
Baharların sırılsıklam sevinçlerine.
Evvela nikotin, biraz nikotin temin ediniz…
Üçüncü sayfa haberlerinin ifşa bültenlerinde
Kırmızı kalemlerle çizdiler altını gözyaşlarımın.
Oysa bir yüreğe umut taşıyacaktı adımlarım
Yoksa ayrılır mıydım saatlerimin akrebinden.
Karanlık bir bodrumun tiksinç sessizliğinde
Yırtılan bir harita gördünüz mü yüksek sesle
Ey insanlar, ömrümün gergefinde kızıl
Bir cinayet işleyen canavarı, siz gördünüz mü?
Bana ebedi celladımı verin, bana ömrümün failini verin,
Küçük bir kızdım, seviyordum hepinizi.
Bedenime sığmazken küçük bir cennet
Siz, cehennemlerin en büyüğünü sığdırdınız.
En derin rüyalardan ağlayarak kalkıp
Kilitliyorum kapıları,
Nefessiz bırakıyorum uykuların döşeğini,
Artık babam da dâhil kâbuslarıma
Yatağın demirine ilikliyorum bedenimdeki mahremi.
Ey insanlar yalnızım.
Arkası uçurum önünde bir olmayan sıfır gibi.
Haritanın yırtılan yerine nakış işleyen,
Ergen günbatımlarından uzak,
Gül yüzlü çocuklar
Alın siz dikin kefenimi.
Ustalarınız da onaramaz çünkü
Yeraltından yeryüzüne çıkarken edindiğim
Delik deşik eşkâlimi.
İstanbul/bedenimi öfkeyle dişlerken... Eylül 2007
Mehmet Arif SizerKayıt Tarihi : 24.9.2007 03:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
saygılarımla
ipek topyan
TÜM YORUMLAR (3)