Hep derler yalnızlık Allah'a mahsus
İzin ver bir gece sende kalayım.
Lâl olsun dillerim, gözlerim mahpus
Sırma gümüş tenden efsun alayım.
Azra oturalım ateş başında
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
ne kadar güzel
Sezai Karakoç un mona roza şiirleri vardır. Büyülü ve masalsı bir atmosfer içine alır okuyanları
Bu üç bölümlük Azra şiirlerinde ben aynı büyü , aynı buğu , aynı sisli ve masalsı havayı hissettim
Doğrusu hamurunda şair mayası olduğu kesin bir kalem sahibi
Şairanelik yani şiir atmosferini oluşturabilmek hem yüreğinde hem de okuyucusunda şiir yazmanın olmazsa olmaz ilk şartıdır
Ama şaheserler için ilk şart yeterli değildir malum diğer şartlarında ikamesi gerekir
İnşAllah diyorum
Azra ı - ıı - ııı
Şiirin tamamını okudum.
Hikâyesi klasik ve bilinen bir hikaye.
Her ne kadar diğer hikâyeler kadar okunmuş, tanınmış olmasa da, klasik edebiyatımızda bilinen, sonrasında da okunan bir eser Azra ve Vamık.
.
6.000 beyite yakın bir eseri iki, üç şiire sığdırmak zaten mümkün eğil. Ancak dünden günümüze köprü kurmak adına oldukça başarlı olduğunu söylemek mümkün.
.
Hangisi daha sağlam, daha etkili dersem;
Azra III şiiri anlamca diğerleri kadar güçlü, şekilce özellikle de kafiyeleri bakımından çok daha sağlam yazılmış.
Diğerlerinde ses benzerliklerine, daha çok rediflere dayalı ses uyumu daha çokken, bu şiirde genel olarak kafiyeler de yerini bulmuş.
.
Serbest şiirlere ağırlık veren birinin hece şiiri yazması biraz zor olsa da, istenirse ve üzerinde durulur, çalışılırsa yazılabileceğinin güzel örneği.
Değerli Jaanni^yi kutluyorum.
Sevgi, saygı ve selamlarımla...
Bir efsaneyi şiirleştirmek ve o efsaneyle özleşmek özen ve emek ister, emeğine yüreğine sağlık sevgili Gülşah hanımcığım kutlarım sevgiler...
MUHTEŞEM! Söz burada dursun, dil konuşmasın, kalem yazmasın. İmgelerine bayıldım. Sıra dışı, kimsede olmayan, tek sana özgü, tek sende vücut bulan. Elbette sevda şiirleri duygu yüklü olur. Ama okuru doyurur mu her şiir, hele bu hece şiirse zordur. Hep söylüyorum beni her yönüyle vuran şiirleri okurum. Bu şiir bir yerimden değil bin yerimden vurdu. Dilin çavlanlar gibi güzel ve akıcı. Şiir bir tahtta oturuyorsa bu kesin budur. Sevgiyle ve nicelerine....
sevginin çağlayığ duygunun doruk noktası9na vardığı böylesine arzulu ve istekil hasret kokan şiirleri okumak bir baaşka haz veiryor nsana kutları
merhaba tebrikler ederim yüreğinize sağlık üstadem
Şiir; oldukça güzel kurgulanmış ve isteyerek yazılan içi dolu dolu hem de sevgi dolu bir eser olmuş. İçtenlik ve temiz bir dil , güzel bir anlatım, belkide bir masal havası içinde gibi.Bu tip şiirleri ve Şairlerini taktir edip alkışlıyorum. kutluyorum. selam sana.
geceye hüzün değdi sevgili şair...
tebriklerimle..
Duygularını içtenlikle mısralara yansıtan ve yaşandığı gibi paylaştıran güzel bir şiirdi.
Tebriklerim, selam ve sevgilerimle.
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta