Azra ıslığını çalıyor rüzgâr,
Topla dağılacak ipek saçların.
Düşerse peşine yüklü bulutlar,
Tut elime konsun, yağmur kuşların.
Her an eşi ile gezen üveyik,
Cama dayadığın yüzünden öpsün.
Kirpiğini tutsun bir alageyik,
Alnımın çatından ok diye vursun.
Azra takvimimde yapraklar soldu,
Ağaçta kalanlar ondular sanma,
Dibine döktükçe hepten soyundu,
Yokluğuna kuşlar kondular sanma.
Sitem için değil, sensiz kollarım
Sarmadığı tenden izler taşırlar.
Yolcusuna meftun benim yollarım
Gümüş halhalından seni tanırlar.
Azra gözlerime insaf eylesen
Çanaklarda kanım uykuya hasret
Sevgilim üstüme hüznünü sersen
Uzaktan el eder kasr-ı saadet.
Adın bir deliksiz inci tanesi
Boynuma gerdanlık ol da asayım.
Basılmamış kumda çöl bakiresi
Dilindeymiş serap uzat tadayım.
Kayıt Tarihi : 16.8.2018 14:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Vamık ve Azra mitiyle devleşen bin yıllık aşka ithafımdır....
teşekkürler.
Koca Çınar
Bilmez misiniz?
Koca bir çınar devrilirken
Ne yetimler bırakır
Kovuğunda yaşayan.
Henüz yastayken
Çınarın köklerinden zor bela
Taze çıkan sürgünler,
Aldıkları darbelerle
Yaşasalar da, birer ölü gibidirler.
Ve koca çınarın
Varlığında baltaya sap olamazken
Gölgesinde tüneyenler,
Hasettendir, belki bilmeden
Kibrite çöp olur,
Kendi bedenlerini de yakıverirler
Defne;14.09.2018
TÜM YORUMLAR (17)