.
türküden sonra;
çıkıp geldi gece
karanlık elleriyle
bir şey söyle
uyut de
ben uyumadım
sende uyuma
kitap okurum
uzaktan türkü söylerim
ben sana kitap okumadım
sen bana okudun
şiirde yazdın
çiçekte yolladın
ben senin çiçeklerini sakladım
seni saklayamadım
çok istedim
seni saklayıp
çiçekleri göstermeyi
sen zaten görmemiştin
ben görmüştüm
gözümde kurutmuş
her gün
baka baka
ben çok baktım
hem sana
hem çiçeklere
saat on ki cidarı;
dönüp durmak
defterlerin içinde
okuyamıyorum yazdıklarımı
aklım kıt
aklım tık
ses gelmiyor
ben diyorum ki
yazınca geliyor içinden
ben içimden yazıyorum
dışım yazamaz zaten
ben içimden sana yazıyorum
bak bir sürü şiirin oldu
benim olmadı
şiirlerim benim değil
senindi hepsi
benim şiiri ihtiyacım yok
şiirinde bana
biz ihtiyaçsızız
aç kalırız
koklaşmayız
ben seni koklamıştım
şiiride koklamıştım
ben ne çok şey kokladım
seni en çok
saçlarını
saçlarını yakaladığını
moru
alı
pembesi
düştüğümüz geceyi
öldüğümüz geceyi
perdeleri
duvarlar
hep kokladım
aklımdan yazdım
aklımdan yazınca
kokularında kaldım
korkudan kapağını açamadım
kokun kaçmasın diye
kokun kaçmazda
sen kaçarsın
hep kaçtın
ne zaman yağmur gelse
selam verip giderdi
sende giderdin
ben seni yağmur kadar görmedim
görmek istedim bak
yalan değil
görmedim fakat
neden fakat
bilmiyorum
keşke fakat olmasaydı
keşke keşkede olmasaydı
ben seni hep kokluyorum
şiir şiir diziyorum granüllerini
mor evet
ben eflatun diyorum
sen gülerdin hani
ben seni koklardım
o kadar camdandın ki
ben ne zaman dokunsam
tuzla buz olurdun
gözlerin dolardı
en çok da gülümserdin
sen gülümserdin
ben toplardım
ne güzel olurdu
seninle gülümsemek
belki gülümse emek
sen emeğimdin
sana ben
kendimi verdim
şiirlerimi de
ömrümü de
sen aldın
sakladın herhalde
bilmiyorum
beklide saklamadın
keşke saklasaydın
bakar maviye boyanırdın
ben seni maviye boyadım
bir gün saçlarını da
kaşlarını da
ben senin
her yerini
baştan sonra
tırnak içinde boyadım
içimi de boyadım
civit mavi yaptım
ellerime sürdüm
gözlerime
her yerime
fakat dokunmadım
sen o yüzden mavi kaldın
sigaram bitmiş yine
sönüyor kendi kendine
içime de çekmemiştim oysa
sönüyor işte
sigaralar hep sönüyor
mesela sönmeyen sigara olsa
bakınca bir resme
resim duvarda
bitene kadar çeksem içime
ben seni içime çektim
kırdım camlarını
içime doğradım
o yüzden işte
gecelere çoğalttım
sen çoktun
bende çoktum
belki azdım
sen çoğalttın
iyice bilmiyorum
bilirsin ki unuturum
sen unutmazsın
ben unuturum
bana unutturma kendini
al içeri
canından içeri
kilitle ellerimi
saat bir cidarı;
hep böyle sonlanır hikayeler
kız öldü sonunda
dedi ki;
seni gördüm
gördüğüm gün öldüm
korkma
içine yuvarladım saçlarımı
ne zaman bir umutsuzluk çökse içine
kopar bir telini
koy alnının ortasına
ben buradayım
sayarsam tellerimi
uzatırsın ömrümü
hatırlamaktır kaybettiklerini yaşatmak
sen beni hatırla
saçlarım kısada olsa
ben kısa olmasam da
içim cansız kalsa da
yaşatırım yalnızlığa
sonra gelirsin bel ki
mum yakarsın baç ucunda
su ne yana düşer sevda
ustada yazmamış kara kaplıya
çoğaltırlar içimi
ölü kalabalıklarla
yazmayın güzün yüzünü
sayfa sayfa
çiçeklerimin ortasına
ben dağıldım
sen dağıldın
kim bakacak şimdi
mavi sokağın çocuklarına
su guzum
annem geldi
sana sonra dönerim
senle giderim geldiğim yere
senle gelirim gittiğim yere
merak etme
annem gitti
uyumayacak mısın dedi
yok dedim
iyi ki dedim
ben sana uyuyorum çünkü
uyuyamıyorum aslında
boğazıma dokunup saçların
yüzümün ortasına dolanmasa
saçların hep dolanıyor
aklıma
satırlarıma
keşke dedim görseydim
ben saçlarını hiç görmedim
kokusunu biliyorum haşa
o yüzden şaşkın bahtiyarım
sen değilsin
ben uzattım saçlarımı
çok uzadı
sakallarımda uzadı
papaz diyorlar bana
biliyorsun gezemez içimde
ruhbanlar
ruhsuzbanlar
kalabalık ortası duvarlar
bir garip yolcular işte
yazarlar kendi kendilerine
yol diyorum işte
sen deme
bende yolcuyum yakın gece
saat on ikileri geçince
kesin sabah beşte
belki ayın yirmisinde
ayın yirmisi dedim de
benim hiç yirmim olmadı
oldu gerçi
askerdim o yaşta
dönüyordum sağa sola
rap rap kıta dur
bazen durmuyordum
duramıyordum
kanım kaynıyordu
gençtim işte
senin kanın kaynıyor mu
benim kanım kaynıyor
sana işte
bazen diyorum ki
yanar soba gürül gürül
ben pencere önünde
oturur sandalyeme
sana uyurum sessizce
sen uyuma
ben sana uyurum
uyuyamıyorum aslında
çok sıcak
sen mi gece mi bilmem
her şey sıcak
eskiden böyle değildi
her yer sıcak olsa
ben korkmazdım
sevmedim bu sıcaklığı
havada yangın kokusu var
bir yerler yanıyor
elim yanıyor
yüzüm yanıyor
ayaklarım su
krihsna bhajans söylüyor
sab se oonchi prem sagai
ben dinliyorum
bu sessizliğin içinde
iç’in ilacı müzikte
yaralar kanayınca
bir parmak fazla değil
bir parmak evet
bal sürülüyor kulaklara
açılıyor nefes
daralmıyor an
beni an su
ben seni anıyorum
kaç saat bilmem
çok saat
gün gün
kirpiklerin kadar
ellerini aç yanlara
işte o kadar
ben seni anıyorum
sen beni anma
ben anılmak istemiyorum
ben yaşanmak istiyorum
sen beni yaşa
an içinde
uzay rengi gözlerinle
gözlerin kara madde
ben beyazım
kumral belki
sevimliyim de
sen biliyorsun
ondan seviyorsun beni
ben sevimliyim
sende sevimlisin
küçüksün biraz işte
ben büyüğüm
çok takılıyor kafama
ne zaman büyüyeceksin
çok bekleyecek miyim seni
ben hep bekledim seni
sen büyümedin
ben bekledim
sen beklemedin
beklesen de
bekliyorum demezdin
demedin de zaten
desen ne güzel olurdu
ben gitmezdim
seni beklerdim
biz senle beni bekledik hep
neden bilmem
neden
hep bekledik
sanki beklemesek ölecektik
ben yetişemedim sonra
sende beklemedin
gittin işte
neden gittin ki
ben bekledim seni
keşke bekleseydim
çok bekledim
sen geldin gittin
ben bekledim demedin
istemedin biliyorum ki
görülmek yani
neden yani
keşke isteseydin
eminim ki isterdin
isteyemedin
kalırım gidemem dedin
keşke demeseydin
erteleseydin gitmeyi
kalmayı seçseydin
bak olmadı
tercihlerde azaldı
bu gecede bana yalnızlık kaldı
bir yirmi cidarı;
çamaşırları yıkıyorum
korkusuzum
kendim kirletip
kendime yıkıyorum
bembeyaz yapıyorum
renklileri renkli yıkıyorum
elimden iş geliyor
meşgale oluyor yalnızlığa
bir gece bahtiyarıyım
deterjan koyayım
sade suyla yıkanmasınlar
ben yıkanırım
sadece su’yla
çamaşırlar yıkanmasın
kıskanırım
ben kıskanırım
sen kıskanma
derdin ya
deli bir ruh senin ki
kopar gidersin
kim tuttuğunu sansa
sahipse biri
kabullenmiş demek ki
derdin işte
sen bana derdin
benden iyi bilirdin beni
acı vermemek için
çiftleşmediğimi
ben çiftleşmedim
zehirli bir şey değil bu
ruh körlüğü de değil
ağırdır yolu
zor olur baş koyması
seni korkutmasın
mazlumdur iç yanı
sakın söyleme kimseye
yaralı bir bulut olduğumu
bir otuz cidarı;
az işim var su
beni bekleme
rapor tutacağım kendime
bak saatine
kaç var sensizliğin düşlerine
toplamı kaç hece
döküp durma gözlerini
her gece
ellerim senin elinde
gözlerim gittiği yerde
çevirme başını
düşerim yere devrilirim
iç’im kırılır
türküsüz kalır
bağıramam
sonrası gece vaktidir ellerin…
su yılı / sonrası gece vaktidir ellerin…
Zafer Zengin EtnikaKayıt Tarihi : 18.8.2006 01:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kırdım camlarını
içime doğradım
o yüzden işte
gecelere çoğalttım
iç........
Sevgi ve Saygılar..
TÜM YORUMLAR (1)