Geçen gün Yine görüştük
Ona aldığım renkli bilekliği takmışta gelmiş
Bi anlam çıkarmadım daha doğrusu çıkarmak istemedim
Yine demli bir çay isteyip,
Gözlerime baktı anlamsızca veya anlam yüklemedim
-Neden çayı şekersiz icersin hem demli dokunur- dedim
Hayatın o kadar dokunanı varken çay yemek sonunda ki
Tatlı gibi kalır dedi...
Anlatmak istedikleri var gibiydi
Dinlemek istemez haller sergiledim, anladı... sustu...
Anlatsaydı belki Aşık olurdum,
Ne gerek var dı gece onu düşün
bir anda sesini özle
fotoğraflarına bak şiir yaz... offf! ... neyse hiç gelemezdim.
Hem Ben onun Dostuydum
Acılıydı Yüreği
Yeni yetme Sevdasından ayrılmıştı
Fotoğraflar da görmüştüm onun da kara kaşları vardı
Farkındaydım, ondan birşeyler arıyordu bende...
Yanılıyor du işte.
Ben Giden Sevdalası gibi değildim
Şiir yazardım...
Pervasızca Türküler okurdum...
Hem benim öyle mersedes marka arabalarım da yoktu
Kıskanırdım da Ben
Sahiplenirdim de...
Neyse! ...
Şimdi dinlesem onu, aşık olurdum
Oda olurdu ama kara kaşa...
Dediğim gibi, ben de aradığı onun sadece kaşıydı...
Gerisi fasa fiso... fazlalara sığmayacak azınlık bir aşk olurdu bizimkisi...
Bugün başlar dı yarın biter di...
Ayın batımı ile Güneşin doğuşu kadar
Ne benim kaşım onun sevdası
Ne onun gülerken küçülen gözleri benim yârim di...
Sonra gitti işte..
Bilekliği bırakmadı ama
Kitabını masaya koyup gitti..
Belki kızdı Bana,
Acısını dinlemeyip, Aşık olmadığım için
Ama bilecekti mutlak, Ben onun için en iyi Dostluğu bitirmedim...
Kitabı almak için dönecek zaten...
Demli bir çayın şekersiz içiminden başka,
Kitabın konusu uzun olur sanırım..
Kayıt Tarihi : 23.6.2016 08:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!