Issızlığa değen, yakışan odur. O yalnızlık;
ağlamak için sebep aratmayan, yine odur.
O yalnızlık! Başaklarımı kesen tırpan,
yokluğa tahtını oturtmuş sefil bir yaramazlık!
Saymadım, geçen zaman gitmiş ki
toplayamadım saçılanlarım ziyan oldu.
Tükenenlerimden kaldım mı biraz? Sormam ki
Değmez çabalara düşersem kaybolurum;
sonra beni, kim bulur!
Kaybettim avunmayı, tenime değen kuraklık
hücrelerim dökülür!
Sabır; tokluğum olmuş, kim tanır açlığı!
Hani ölmekte varmış düşüncede
ıssızlık, zaimdir kuşatan her yeri.
Açlar gördüm varlıkta, varlıkta açlar!
Yok misali ne çok aptal, ne çok
kaybettim inimi kimlikten önce
Değmez çabalara düşersem kaybolurum;
sonra beni, kim bulur!
Derin bir soluktu cana ziyarette
bir bıçağın keskinliğini hatır eden iki ağız
Ah o yalnızlık!
Tur eden rötarlı bir seyirde, her zaman
yüzüme vuran içimin yıkık karanlığı.
Biraz soğuk, sepkenli bir yağış gibi
öldüren azalışlar, hep yokluk...
Ne çok ihanet döker, ne çok! ..
Sıkıldım kendimle konuşmaktan
yazmayı farz eden şiirden sıkıldım.
Utançtan, sevgiden söz edildiğinde;
geçmişten sıkıldım.
Senden sıkıldım daha çok, kendimden!
Biliyorum ki
Değmez çabalara düşersem kaybolurum;
sonra beni, kim bulur!
Kayıt Tarihi : 16.2.2014 12:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!