Duadan senle geldim razı, birlikte, en güzelin doğasına çıkmak istiyorum seninle:
Dualar bilinen, ki buzdaki öncedenki solyut, dört bilinmeyenli;
En güzelin kırları, şimdi en açıktır sağnak yağmura türkü-Türkiye
Ve sonra gireceğiz bir yemyeşil düşeş ormana, üç artı bir bilinenli.
“Üç artı bir bilinen; dört bilinmeyen cebrin kara tahtasına hiç
Eş olur mu? ” deme, rüyaları kabus sanan sen Çünkü Hiç de hiçlikten ortaya çıkmayan
Ama hiçlikte buluşan sevgililer, ‘özlerini yansıttıklarında iç’’,
Yalan söylememiş olurlar ki bu ‘buluşmak’, ‘mekan’.
İşte yani fakat; ordan bulunan kabuslardan rüya biçen, kendilerimizce keşfedilen gerçek bizleriz
Ve bu istisna/lar, değerimizi azaltmaz çünkü ‘duran, bulunan, mekan’daki biz’ler’;
‘Mekan’ olsa ne olur ‘kendi’, bağlı kalışın gibi zaman’a ikiz:
Tek yumurta ikizi olman vardı; ancak sevgin, sarf-göç-nehri’den çok elbet Biz’i sever.
~Ufuksuz bir yalınlık korkutmasın namütenahi ser-kır’ın; orman evi tok, ‘biz yek’.
~Dört bilinmeyenli denklem ‘mekan’ bile olsa; o ki sen, ‘üç artı bir iken ama tek’. –14
-----
Not,
~=26
~=26
Shakespearean, namı diğer elizabethan.
Kayıt Tarihi : 6.8.2007 04:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
) dip not: eksisozluk’ten nette “elisabeth” ve “birinci elizabeth” yazıp bi taratın, bakın önünüze komik şeyler çıkacak, gülmek istiyorsanız. Şiirden sonra şöyle bi bakmıştım, 1. elizabeth, ana kraliçe falan.. hoştu. Ayrc. Bir bilgi geçeyim: 1 elizabeth; İngilizlerin en sevdiği iki kraliçesinden biri. Diğeri Victoria. Malum, şu bizden tiftik keçilerini kaçırmayı başarabilmiş kraliçe. Daha sonra da bir laf türemiş, “keçileri kaçırmak” diye –her ne akla hizmetse: Keçileri kaçırtmak! ........ İlkin, almanlar Fransız, İsveçli falan kaçırmayı denemiş ya Osmanlı o sefer ehil insanların elindeydi ya da akıllı davranmış ya da her ikisi, damızlıkları vermemiş falan, kısırlaştırıp mı ne göndermiş,……..elizabeth; 18 yaşında da tahta geçtiğini duymuştum, sanırım. Eliza, gelmiş geçmiş geniusların 15.si mi ne sayılıyormuş, 16. yyda yaşamı olanı.. Ne alaka anlayamadım ama vardır belki de bir şeyler…Sharon Stone’un da iqsu 150 mi neymiş. Formda kalmasının sebebi sorulduğuında, hayatı boyunca mı ne hep merdiveni kullandığını sölemiş –akıllıymış ve ayrc. kararlı) ( :))))) ana kraliçenin yollarda, arabayla ya da yayan neyse idi :) yürüyüşünü özledik ya:(sevimli insanıdı hehe) (ah aah o eski günlerde.. :) daha, rafa referandumlar, sarkozy ler yoktu dermişim ehueh) Sorry,biraz dozu kaçırdık gittik: Açıklamalar/şiire dair: 1.burada karmaşık olgular, süreçler de girdi işin içine. zaman, mekan, dört olmamak için bölünen ama tutunan ‘üç artı bir’ olan insan, dört bilinmeyenli gelen kuşkular,korkular, vs. ve gene de, ışığın içinde bitti şiir. kanımca… buna çalıştım da. 2.altıncı satırda; bu bilinen’lerden, bilinmeyenli denklemler’den doğru ‘kaldırılması ağır bir geçiş’ oluyor gibi ‘kabus-rüya meseleleri’kısmında. ama olayın karmaşıklığına bir sadeleştirici unsur da ekliyor sanırım bu bölüm. öyle değerlendirdim. 3.sonuç olarak, önce ve sonra olayları, buluşulan andaki korku vs. endişe ile bulunan’ın korku olmayışındaki ayrım(lar) ın yansıtılış kaygısı ve vs. daha basit yazmam konusunda beni içten içe uyarmıştı. ama böyle gelişti. çünkü sanırım yetkin anlaşılacağımı sandım. sevgiler. umarım seversiniz. 4. bu önce ve sonra meselelerini sanırım ‘rüya-kabus geçiş bölümü’ ile sadeleştirerek şiire iyi bir köprü sundum arada; deminki, ‘karmaşıklığa sadeleştirici bir unsur’ lafımdan da bunu demeye çalışmış olmalıyım –“2” maddesi altınca.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!